Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

Kore barışı 

Ufuk Ulutaş tüm yazıları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Korece tweet attıracak kadar önemli gelişme geçtiğimiz hafta içerisinde gerçekleşti. Düşman kardeşler Kuzey Kore ve Güney Kore’nin liderleri, iki ülke arasındaki silahsızlandırılmış bölgede bir araya gelip barış yolunda önemli bir adım attılar. Önce silahsızlandırılmış bölgenin Güney Kore tarafında sonra Kuzey Kore tarafında el sıkışan liderler, içeriği henüz belirlenmemiş bir barış sürecinin fitilini ateşlediler. En azından çatışmadan ziyade barışı tercih ettiklerini bu kritik görüşmede dünyaya gösterdiler. Ortadoğu’daki suni çatışmaları anımsatan Kuzey-Güney bölünmesi ve gerginliği, bu görüşmeden sonra yeni bir safhaya girdi. Sonucun beklentileri karşılamasından bağımsız olarak bu safhada diplomasi, çatışmaya tercih edilecek. 

Bu noktaya kolay gelinmedi ve nihayetinde tüm aktörlerin beklentilerini karşılayamayabilir. Hatta nükleer savaşın eşiğine gelen iki düşman kardeşin bu hızda barışması ‘mümkün olamayacak kadar iyi’ bir gelişme olarak görülüyor. Zira çok yakın zamanda Kuzey’in devam eden balistik füze denemeleri, sonlandırmayı reddettiği nükleer çalışmalar sebebiyle tüm Asya-Pasifik bölgesi diken üstündeydi. Güney Kore bir taraftan, Japonya ve tabii ki ABD’nin Kuzey’in füze menzilinde olan toprakları diğer taraftan Kuzey tehdidini yakından hissediyordu. Daha birkaç ay önce Kuzey-Güney gerginliği bir ABD-Kuzey Kore çatışmasına dönüşebilir ihtimali üzerinde duruluyordu. Trump ve Kim Jong-un arasında hangisinin füze kapasitesinin daha gelişmiş olduğu tartışmaları yapılıyordu. 

Yumuşamanın kritik noktası elbette Trump’ın Kim Jong-un ile görüşeceğini açıkladığı tweetiydi. O mesajdan bu yana Kore meselesini ilgilendiren birçok ikili ve üçlü toplantı yapıldı. Çin, Rusya, Japonya gibi ülkelerin de dahil olduğu bu diplomasi trafiği, geçtiğimiz haftaki tarihi buluşmanın da altyapısını oluşturdu. Belki de bu arka plan, daha önceki Kore barışı çabalarının bu seferkiyle arasındaki en büyük fark oldu. Bu arka plan görüşmeleriyle,  Moon Jae-in ve Kim Jong-un arasındaki tarihi görüşme bölgesel hatta küresel bir bağlama oturmuş oldu. 

Elimizde bu yumuşamanın ve tarihi görüşmenin ne gibi somut sonuçlar doğuracağına dair bir veri yok. Ortada daha çok bir iyi niyet göstergesi var. Kuzey Kore ABD’nin beklentilerini karşılayacak bir nükleer silahsızlanmaya gidecek mi? ABD’nin Kore Yarımadası’ndaki varlığı ne olacak? Bu iyi niyet göstergeleri Kuzey’e yönelik yaptırımların bir kısmının kaldırılmasına yetecek mi? Bu konular muallakta. Yine de konunun üç ana aktörü olan Moon Jae-in, Kim Jong-un ve Trump görüşmeden memnun ayrılıyor. Çünkü; Trump Kim’in geri adım atmasını kendisinin sert tutumunun sağladığını iddia ediyor. 

Kim uluslararası sistemdeki parya statüsünü değiştirmek için bir fırsat yakalıyor. 

Moon ise Güney Kore’yi yıkıcı bir çatışmanın üssü olmaktan kurtarıyor. 

Tüm belirsizliklere rağmen, atılan bu tarihi adım umut verici. Darısı Ortadoğu’daki çatışmaların başına…

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları