Yazarlar

Ufuk Ulutaş

Ufuk Ulutaş

İsrail’in çağdışı 'ırk temelli devlet' yasası

Ufuk Ulutaş tüm yazıları

İsrail uzun süredir tartışılan ulus devlet yasasını geçtiğimiz çarşambayı perşembeye bağlayan gece meclisten geçirdi. Yasa İsrail’i ki İsrail derken neyi kastettiğimizi de tartışalım, Yahudilerin ulus devleti olarak ilan etmekle birlikte devletin kimliğine dair net ve tabii ki beraberinde ayrımcı ifadeler içeriyor. Yasaya ve sorunlarına bir bakalım: 

 Yasada kullanılan “Eretz İsrael”in (İsrail Toprakları) Yahudilerin anavatanları olduğu ve İsrail Devleti’nin bu topraklarda kurulduğu ilan ediliyor. Her zaman olduğu gibi atıf tarihe yani olabildiğince sübjektif bir referansa yapılıyor. “Eretz İsrael” diye tabir ettikleri toprakların Yahudilerin sadece Yahudilerin anavatanı olduğu şeklindeki tarihi olarak da rahatlıkla çürütülebilecek iddia bir yana “Eretz İsrael” kavramından modern ulus devlete dayanak oluşturma çabası gerçekten de hukuken, ahlaken ve insani olarak oldukça sorunlu bir uğraş. İsrail uluslararası toplum tarafından kabul edilebilecek 1967 sınırlarını değil, hatta 67’den sonra işgal ettiği toprakları da değil, bunların hepsinin ötesinde Filistin topraklarının hemen hemen hepsini içeren bir sınırı kendisine referans almaya devam ediyor. “Eretz İsrael” denilen kavram mevcut, işgal altındaki toprakları da içeren İsrail sınırlarını da aşan maksimalist bir coğrafyaya işaret ediyor ki İsrail-Filistin meselesine çözüm bulanamamasının en büyük sebebi de bu olmaya devam ediyor.  

Kudüs de bu kafa yapısının bir yansıması maalesef. Dünyada kimsenin tanımadığı şekilde, bu yasayla daha önce de yaptıkları bibi Kudüs’ü birleşik ve bir bütün olarak İsrail’in başkenti olarak ilan ediyorlar. Ortadoğu barış sürecinin sadece süreçten ibaret olmasını ve barış konusunda herhangi bir ilerlemenin kaydedilememesini de İsrail’in Kudüs yaklaşımı özetliyor. Başkentine göz koyduğunuz ve işgal etmeye devam ettiğiniz bir devletle (Filistin’le) aranızda nasıl barış tesis edebilirsiniz?  

Her şeyden öte 2018 dünyasında hala resmi dilden, yasalar aracılığıyla ve açıkça ayrımcılık ve ırkçılık yapmak da nedir? İsrail’in bu yasayla yaptığı “ya sev ya terk et” anlayışının bile çok ötesinde; salt milliyetçiliği ve dini fanatizmi aşan yönlere sahip. “Kendi kaderini tayin hakkının sadece Yahudilere tanınması”, 2018 dünyasına, çağdaş uygarlığa, çoğulcu topluma ve demokrasilere ait bir yaklaşım ve zihniyet değil. İsrail içerisinde ama aslında kendi ata topraklarında yaşayan yaklaşık 2 milyon Filistinlinin haklarının gasp edilmesi bir yana bir toprak parçasının sadece bir “ırka” ait olduğu iması bile aslında bütün uluslararası toplumu harekete geçirmeli. Eskinin sorunlu kafasının 2018’de hortlatılması başlı başına bir utanç kaynağı.  

İsrail’in en büyük endişesi demografi. Hızla artan Arap nüfusu, özellikle işgalin derinleşmesiyle birlikte İsrail’i endişelendiriyordu. İsrail ya demokratik bir devlet olup ırk-din temelli çağdışı yaklaşımları bırakacak, ya da Güney Afrika tarzı ayrımcı bir devlet kuracaktı. İsrail ikincisini tercih etti.

Ufuk Ulutaş Diğer Yazıları