Yazarlar

Barış Pınarı Harekatı’na ara verildi. ABD ile varılan uzlaşma gereğince; 120 saat içinde PKK-/YD-YPG, Türkiye’nin oluşturulmasını istediği güvenli bölge sınırlarının dışına çıkacak. 

Bu uzlaşmanın esaslarının hayata geçmesi durumunda, Barış Pınarı Harekatı’nın hedefledikleri büyük ölçüde gerçekleşmiş olacak. Her şeyden önce kabul edilmelidir ki; başlangıçtan beri ABD’nin oluşturmak istediği, Türkiye’yi güney hattından kuşatacak olan terör koridoru Türkiye’nin 3. hamlesiyle bütünüyle ortadan kalkmış durumdadır. 

Önce Fırat Kalkanı, sonra Zeytin Dalı şimdi de Barış Pınarı askeri harekatlarıyla ABD-İsrail tasarımı, bu kirli ve karanlık projeyi yırtıp atmıştır. PKK-YPG terör yapısının taşeronluğuyla Türkiye’yi de içine alacak şekilde oluşturulmak istenin garnizon oluşumuna Türkiye izin vermemiştir. 

Bir kez daha jeopolitik gerçeklik kendini ispatlamıştır ki; sahada olmazsanız, zamanında varlık göstermeyip karanlık ajandaların terör örgütleriyle iş tutarak yapmak istediği kirli planların esiri olursunuz. Türkiye, FETÖ belasından arındırdıkça güçlenen ordusuyla, güvenlik güçleriyle bu kirli hevesleri kursaklarda bıraktı. Hem sahada, hem masada dirençli kararlı bir biçimde verdiği mücadeleyle önemli bir aşama kaydetti. Gelinen bu seviyeye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; dirençli, kararlı ve güçlü iradesiyle ulaşılmıştır. Bu yüzden de hep hedef yapılmıştır. Sömürge planlarına, emperyalist şer heveslerine direndikçe, mücadele ettikçe “diktatör” karalamasıyla karşılaşmıştır. Ortadoğu’nun mazlum halklarının yüreklerini fetheden gücü, etkisinden ürkenler, onu itibarsızlaştırmak, gücünü zayıflatmak için her yolu denemeye yeltenmişlerdir. PKK’nın Suriye’deki varlığını, alfabenin farklı harfleriyle kılıfa sokarak farklıymış gibi kabul ettirebilme çabasına destek olacak Türkiye’nin iç siyasetinde arayışlarda bulunulmuştur. Zaman zaman bu arayışları cesaretlendirecek karşılıklara rastlanmıştır. Örneğin PYD ‘nin Türkiye’ye tehdit olmayacağını söyleyen parti genel başkanına tanık olunmuştur. 

Gelinen noktada kabul edilmelidir ki; Suriye’nin üzerindeki bir dizi aktörün çıkar hesapları bütünüyle çözümlenmiş değildir. Aksine yeni bir evreye taşınmıştır. Uzunca süredir adeta bir terör tarlasına dönüştürülmüş Suriye’nin Arap, Türk, Kürt ve diğer tüm halklarının masum taleplerinin baskıyla, şiddetle karşılanması sonrası oluşan kaos ortamının bir an evvel barışa dönüşmesi vicdanlı olanların tek arzusudur. Oluşturulması gereken bu iklim, evinden yurdundan kopmak zorunda kalmışların geri dönüşlerinin tek çaresidir. Bugüne değin Türkiye’ ye sığınanların şimdi oluşturulması planlanan güvenli bölgeye yerleşmeleri, en önemli insani proje ve çözüm umududur. Bu noktada yine vicdanlıların desteği şarttır. Tabii epeydir Suriye’nin işlemeyen vicdanı harekete geçirmek en zor konudur. Türkiye bu rolü de üstlenerek, bölge barışına en büyük katkıyı veren tek ülkedir. 

Bundan sonrası için, Türkiye’nin tüm çabası bu yönde olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın salı günü planlanan Putin buluşması daha fazla önem kazanmıştır. Daha güneye çekilmesi söz konusu olan PKK-YPG terör örgütünün bundan sonrası için muhtemel yeni hamilik arayışı Rusya ve Suriye Rejimi tarafından asla karşılık bulmamalıdır. Aynı şekilde istihbarat servislerinin aparatı olarak kullanılan DEAŞ terör örgütünde de yeni kirli ve karanlık oyunlara sokulması ihtimaline karşı da dayanışma içinde olunması gerekmektedir. 

Suriye’nin bir an evvel siyasi sürecinin yapılanması şarttır. Bunun için de terör örgütlerinden arındırılmasıyla esastır. Türkiye bunun en sahici, en samimi, en kararlı, en etkili ülkesidir. Öyle olmaya da kararlılıkla devam edecektir… 

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları