Yazarlar

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus, Türk gemilerinin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerine ilişkin yazılı bir açıklama yapmış ve demiş ki; 

“ABD, Türkiye’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendi özel ekonomik bölgesi olarak hak talep ettiği bölgede deniz sondajı yapacağı yolundaki açıklamasından derin endişe duyuyor. Bu önemli bir şekilde tahrik edici ve bölgede gerilimi artırmaya yönelik risk teşkil edici adım. Biz Türk yetkililerden, bu operasyonlara son vermelerini ve taraflara sağduyuyla hareket etmelerini talep ederiz.”  

Bakar mısınız neler istiyorlar bizden. Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarınızdan vazgeçin. Boşverin ülkenizin kıta sahanlığından falan. Bizim istediğimiz sınırlarla yetinin. Rumların hak iddia ettiği yerlerden vazgeçin. Bu konuda uluslararası mahkeme kararı falan yok ama ben onun yerine de karar veririm. Boyun eğin ve sorun çıkarmayın. 

Söylenenin esası budur. Türkiye bu hukuk dışı açıklamaya gerekli cevabı vermiştir. Ama bu noktada esas olan Türkiye’de siyaset yapan her kesimin aynı tavrı göstermesidir. 

ABD’nin bu yaklaşımı esasen zincirleme bir tutumun parçasıdır. Zincirin diğer halkalarında; S-400, PKK, İran, FETÖ ve Türkiye’nin bağımsız davranma kararlılığı var. Bu zincirleme tutum, her bir halkanın önemini bir diğerine taşıyarak, Türkiye’yi topyekun köşeye sıkıştırmaya yöneliktir.  

ABD aslında açıkça istediklerini ortaya koyuyor. Sıralayalım; 

1. Yerli ve milli sanayi anlayışının bir gereği olarak ortak üretim hedefiyle edinmeye çalıştığınız S-400 hava savunma sisteminden; imza da atsan, kesin karar da versen, Rusya’ya ilişkilerin bozulsa da, hava savunma sistemi yoksunluğu da yaşasan, savunma sanayiinde silah pazarı değil üreten ülke yolunda ilerlesen de, bunu ülkenin temel çıkarı saysan da vazgeç tüm bunlardan ve iptal et S-400 anlaşmanı. 

2. Suriye’nin kuzeyinde benimle inatlaşma. Anla artık ısrarımı ve PKK’yı tanı (her ne kadar Suriye’de farklı harflerle anılıyorsa da) kabul et buradaki projemi, rıza göster 2.İsrail garnizon devletçiğinin oluşumuna. Boşver buradaki halkların birbirine düşmanlaştırılmasını. Boşver Suriye’nin ve Irak’ın parçalanmasına. Bu yeni proje, seni  içeriye kapatacak gibi görünse de kaygı duyma bundan, ben varım ya kol, kanat gererim sana tıpkı Soğuk Savaş günlerindeki gibi. Sahi ne güzeldi o günler. Her dediğimi yapardın çoğu zaman o günler. 

3. İran’a ilişkin kararlarımı biliyorsun. Bunları benim için uygulamanı istiyorum. Asla alışveriş yapmayacaksın. Bu durum senin değil, benim çıkarlarım için gerekli. Sen sorgulama, uygula. 

4. FETÖ dediğin yapının başındakini benden isteyip duruyorsun, bunu unut. Ayrıca onunla bağlarımızın sürüyor olmasını da unutma. Kolay değil, uzun yılların hizmeti var. Sen istiyorsun diye kopar mı öyle. 

5. Bu arada çok fazla başına buyruk davranıyorsun. İstikbal, istiklal falan laflarını çok duyuyoruz. Rahatsız oluyoruz. Kötü örnek oluyorsun. Mazlum milletleri de dilinden hiç düşürmüyorsun. Her fırsatta “Dünya beşten büyüktür” diyorsun. Yanlış yapıyorsun. Benim düzenimi bozmak mı istiyorsun?  

Gün geçmiyor ki; adına küresel adaletsizlik, küresel vicdan yokluğu olarak tarif ettiğin olgularla, olaylarla dünyayı buluşturmaya çalışmayasın. Mesela gazeteci Kaşıkçı hunharca katledilmiş olsa da, bu kadar tepki duymandan da, dünyayı ayağa kaldırman dan da rahatsızım. 

6. Doğu Akdeniz’deki gibi tüm bu rahatsızlıklarıma neden olanlardan bilesin ‘dolar da’ rahatsızlık duyuyor. O da benim gibi düşünüyor, benim istediklerimi yapmanı istiyor. Bunu da bilesin. 

ABD’nin açıklıkla ortaya koyduğu bu isteklerine kim evet diyorsa çıksın ortaya. Aynı açıklıkta evet desin de bilelim. 

Kimse kimsenin arkasına saklanarak, sevgi dili, kucaklayıcı üslup gibi maskelerle gezerek, “Erdoğan düşmanlığıyla” gerçekte ne yapmak istediğini gizleyerek bizleri aldatamaz.  Sadece bizler değil, ABD’de de sizden net cevap bekliyor unutmayın... 

Bizler milli seferberliğe hazırız ve emperyalizme direneceğiz... Sizi de göreceğiz...

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları