Yazarlar

FETÖ’ nün siyasi ayağı tartışması sürüyor. Bu konu esasen siyasi partilerin birbirini suçlama aracına dönüşmüş durumda. Oysa örgütün en esaslı analizi bu noktada saklı. FETÖ’nün anatomisini ortaya koyan husus, örgütün siyasi yapılara, siyasi partilere ve esasen iktidar gücüne dair yaklaşımıdır. 

Her şeyden önce “siyasi ayak” vurgusu örgütün davranış biçimiyle uyumlu değildir. Zira ayak dediğiniz şey, sabitlik ifade eder. FETÖ için sabit bir parti, sabit bir siyasi ideoloji yoktur. FETÖ sağ-sol, milliyetçi, liberal, muhafazakar ayrımı yapmaz. Onun için esas olan iktidara yakın olmaktır. Kimi iktidara yakın görüyorsa ona yanaşır. Örgütün inancı kullanıyor olması, cemaat yapılanması görüntüsü vermesi, kimseyi aldatmamalı. Tüm bunlar casusluk faaliyetlerinin maskeleridir. Başka maskeleri de vardır. Mesela konu Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olunca bu maskeler çeşitlenir. Atatürkçülük de o maskelerden biri olur. Yeri gelir Alevi dernekleri kurdurur, Alevi kimliğine de bürünür. Tıpkı yeri geldiğinde milliyetçi, liberal, sosyal demokrat kimlikleri taşıdığı gibi. Kısacası örgüt, sabit bir siyasi ideolojisi hassasiyeti asla taşımaz. 

FETÖ bir casusluk şebekesidir, gladyo yapılanmasıdır, içimizdeki derin ABD’nin uzantısıdır, aparatıdır. Örgüt için önemli olan iktidarı tahkim etmektir. Bunu da küresel efendileri için yapmaktır. Bu amaç için; sağ-sol her siyasi partiyle ilişki içinde olmak, örgüt için kaçınılmazdır. 

Nitekim yeri gelmiştir Ecevit’in başında olduğu DSP ile yeri gelmiştir Özal, Demirel ve onlardan sonra gelen merkez sağ partilerin liderleriyle iyi ilişkiler içinde olmaya özen göstermiştir. Bu noktada rahmetli Erbakan’ı ayrı tutmak gerekir. Zira Erbakan bu örgütün gerçek yüzünü görerek, siyasi çizgisinden uzak tutmuştur. 

12 Eylül ve 28 Şubat darbe dönemlerinde bile örgüt; o dönemin siyasi gücüne yakın olmuştur. 28 Şubat da birçok gerçek dindarın haksızlığa uğramasında, TSK’dan tasfiyesinde rol üstlenmiştir. 

Devlet kurumlarında etkinlik sağlayarak, gücü kontrol etmeyi arzulamıştır. AK Parti iktidarına kadar bu durumu diğer iktidarlarla imkan ölçüsünde elde etmiştir. AK Parti iktidarıyla da emniyet ve yargıdaki ağırlığıyla mesafe kaydetmeyi hedeflemiştir. 

Bu dönem içinde TSK içinde darbe söylentilerini çok iyi kullanarak, Cumhurbaşkanı seçiminde başörtü takıntısını öne çıkaran vesayet odaklarının niyet ve yaklaşımlarını çok iyi gerekçelendirerek, zaman içinde iktidarı kuşatmayı hedeflemiştir. Kısmen yol almıştır ama çok sürüp, arzu ettiği biçimiyle yerleşik hale gelememiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat müdahil olmasıyla, bu örgütün şer heveslerini fark etmesiyle, önce örgütün dershane ağına yönelmiş ve ardından devlet içindeki kadrolarını tasfiye etmeye başlamıştır. FETÖ; 7 Şubat MİT kriziyle Hakan Fidan ve sonrasında nihai olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almıştı. Ardından tasfiye olan örgüt kadrolarının yerine gelenler 17 /25 Aralık yargı darbesini hazırladılar. Başarılı olmayınca bu defa 15 Temmuz süreci devreye girdi. 

Bu süreçler boyunca AK Parti’den ve onun iktidarından umudu kesen örgüt, muhalefete özellikle de CHP’ye yöneldi. Baykal’ın kaset komplosuyla istifasıyla değişen parti yönetimi, özellikle 17/25 Aralık sürecinde FETÖ’ nün sözde medya kuruluşlarında fazlaca boy göstermeye başladı. FETÖ’nün medya kuruluşlarına hukuken el koyulurken sözde basın özgürlüğü gerekçesiyle sahip çıkıldı. 

Bu noktadan sonra FETÖ için kökünün kazınmasını durdurabilmek, diri ve canlı olan küresel ağı ve arkasındaki küresel efendilerinin desteğiyle iktidara gelebilecek yeni bir siyasi çizgiyi desteklemektir. 

FETÖ için yeni siyasi ayak budur.

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları