Yazarlar

Yeniden deniyorlar. Türkiye’yi yıldırmaya, boyun eğmeye, pasifleştirmeye yönelik yeni yöntemlerle çabaları sürüyor. Eskiyen, deşifre olan isim ve yüzlerin yerine, yenileri sahne alıyor ve zihinleri bulandırmaya devam ediyorlar. 

Türkiye’nin ABD ilişkilerinde karşılıklı saygıya, anlayışa, geçmişten gelen tarihi ilişkilerin değerine göre asla davranmayan bugünkü ABD yönetimi (bazen Trump’a rağmen), Türkiye için her sorunlu konuda oyalama seçeneğini kullanıyor. Bu süre içinde de özellikle iç siyasette arayışını sürdürüyor. Bir yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, hükümetini ve partisini etkisizleştirerek, erken seçime sürüklenmenin hesaplarını yapıyor. Bir yandan da bu hesaplarla bütünleştirme kapsamında; parti kurmak isteyenlerin ve mevcut partilerden bu zemine destek olmak isteyenlerin taleplerini de değerlendirmeyi ihmal etmiyor. 

Yeni yüzler, sözde yeni sözlerle Türkiye’nin geleceğine hükmedebilmenin çabası sürüyor. TV ekranlarında yeni plastik yüzler bazen çok ince yöntemlerle, bazen de çok açık yaklaşımlarla Türkiye için değil, küresel sömürü düzenin ağa babaları adına hamaset yapıyor. Üstelik sömürüye, emperyalizme, küresel kuşatma çabalarına, terör örgütlerine verilen desteğe karşı vatan adına söz söyleyenleri de hamaset yapmakla sıfatlandırarak, akıllarınca etkisizleştirmeye çalışıyor. 

Bu zatlar; S-400’ün gelmesinden çok rahatsızlar, buna karşılık F-35 uçaklarının Türkiye verilmeme kararını neredeyse ayakta alkışlayacaklar. S-400 kimi kimden koruyacakmış, Batı bize me saldıracakmış, kimmiş bizim hasımlarımız, F-35 projesinden dışlanırsak ne olur bizim halimiz, Rusya’ya bağımlı bir ülke olmayı nasıl kabul edermişiz. Bunun gibi daha birçok gri propaganda üretimi hamaset cümleleri, küresel efendilerinin lehine havada uçuşuyor. 

Sahibinin sesi durumundaki bu zatların,  Türkiye umurlarında değil. Doğu Akdeniz’de sıkıştırılmaya çalışılıyorsunuz. Doğu Akdeniz’in sahili en uzun ama deniz olmayan bir ülke konumuna düşürülme gayretleriyle karşı karşıyasınız. Suriye’nin kuzeyinde hâlâ ABD’nin desteğini almaya devam eden PKK/PYD-terör örgütü eliyle sıkıştırılmaya çalışılıyorsunuz. FETÖ ihanet şebekesinin küresel ağı diri, canlı tutulmaya devam ettiğini görüyor ve Türkiye aleyhine kullanılmaya devam ettiğine şahit oluyorsunuz. Tüm bunlara karşı direnç gösterip, püskürtüldükçe ekonomik araçları saldırı silahına dönüştürüldüğünü görüyorsunuz. Bu duruma tek kelam etmiyor, karşı bir cümle kurmuyor, Türkiye’nin istiklali adına tek bir refleks üretmiyorsunuz ama Türkiye’nin yönetimine talip oluyorsunuz. Bu durum kaygı vericidir. 

Öte yandan Türkiye sevdalılarının direncini de görüyorsunuz. Vatan evlatlarının amansız terör mücadelesine tanık oluyorsunuz. Mavi Vatan tatbikatıyla, sondaj gemilerinizle, donanmanızla Doğu Akdeniz’in doğal kaynaklarının kokusunu alan sömürgeci güçlere ve maşalarına karşı amansız mücadele ve direnç kararlığına şahit oluyorsun. Savunma sanayiinde yerli ve milli oranı %20’den %70’e yükselmiş, büyük bir özgüven oluşmuş, kim hangi ürünü vermese de o ürünü üretecek iradeye erişmişsin ve bunu da görüyorsun. Ama tüm bunlar için tek bir övgü cümlesi kurmuyorsun. Türkiye’nin istiklaline dair tek bir kelam etmiyorsun. 

Bilesiniz ki, biliniyorsunuz. Maskeler gerçeği gizleyemiyor. Plastik yüzünüzü çok daha fazla gizleyemezsiniz. 

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları