Yazarlar

ABD’nin PKK terör örgütü elebaşlarına yönelik kararı, bundan sonraki muhtemel hamlesinin ilk işaret fişeği niteliğindedir. 

Bir süredir bu hususa sıklıkla dikkat çekiyorduk. Fırat’ın doğusuna ilişkin Türkiye’nin kararlı tutumuna karşılık, ABD’nin PKK/PYD-YPG terör anatomisini ayrıştırıp, PYD/YPG terör örgütünü meşrulaştırma çabasına girişeceğini ve bunun içinde Türkiye’nin iç siyasi atmosferinden devşirilecek zemin arayışının varlığını sık sık vurguluyorduk. 

Bu noktada da bazı siyasi aktörlerin Suriye’de PKK/PYD/YPG terör yapısına yönelik gerçekleştirilen özellikle Zeytin Dalı askeri harekatı döneminde sarf ettikleri sözler çarpıcıydı, dikkat çekiciydi.

Muhalefet cenahından bu siyasi aktörler; “PYD terör örgütü değildir, PYD’nin sınırımızda olmasından rahatsız olmayız” demişlerdi.

Bu ifadeler asla masum değildi. Bir arayışın ürünüydü. Bu arayış, ABD‘nin bugün daha fazla dış vuran PYD anlayışına yönelik ABD’ye bayrak sallayabilme çabasıydı. 

Gerek yazılarımızda gerekse TV konuşmalarımız da bu durumu da sıklıkla hatırlatıyorduk. 

Şimdilerde ABD’nin, PKK terör örgütünün lider kadrosunun başlarına ödül koyması, yeni dönemin habercisidir.

Bu dönemin seyri sözde PKK’nın tasfiyesine yöneliktir. Sözde PKK tasfiyesidir zira PKK, PYD’dir, PYD PKK’dır. Yani sözde PKK tasfiyesi, esasen PYD’nin kalıcılaştırılmasıdır. 

ABD’nin sözde PKK tasfiyesi, Türkiye’ye Fırat’ın doğusundaki tasarımı dayatmaktır. Samimi olmayan, stratejik hesaplarının dışavurumudur. 

ABD’nin sözde PKK tasfiyesi; Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kılıfı altına yerleştirdikleri, PYD/YPG terör yapısıyla oluşturmak istediği İsrail’e kardeş niteliğinde bir garnizon devletçiğini Türkiye’ye kabul ettirme çabasıdır. DEAŞ terör örgütü bahanesiyle PYD/YPG’yi meşrulaştırma oyununun arka planı budur. 

Oluşturulmak istenen esasen bir Kürt devleti değil, bir kukla devlettir. Oluşturulmak istenen; bölgenin Türk, Kürt, Arap tüm mazlum halklarını birbirine düşmanlaştıracak, İran ile İsrail arasında tampon işlevi görerek, garnizon fonksiyonu üstlenerek küresel çıkar odaklarına, sömürü baronlarına hizmet edecek bir fitne yumağı oluşturmaktır.

Bunun ne Kürtlere ne bölgenin diğer halklarına mutluluk, refah, huzur getirmesi mümkündür. 

Bu karanlık, kirli ve kanlı oyunu başta Kürtlerin görmesi, sömürü baronlarına karşı tüm mazlum halklarla olan bağını güçlü kılması gerekir. 

Türkiye’yi bu tuzağa çekmeye çalışanlar, başaramayacaklar. Türkiye bu karanlık ve kirli oyuna  gelmeyecektir. PKK’nın başına ödül konulan elebaşları, aynı zamanda PYD/YPG’nin de elebaşlarıdır. 

Türkiye saf yerine konulamaz, direnci, inancı kırılamaz. Türkiye devletiyle, milletiyle tek yürek, tek vücut, sömürgeleştirme oyunlarına karşı tunç olmaya hazırdır...   

Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu Diğer Yazıları