Yazarlar

Cevdet Erdöl

Cevdet Erdöl

Toplumumuza yakışmayan kelime: Hekime Şiddet 

Cevdet Erdöl tüm yazıları

Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde görev yapan Dr. Bahattin Ahmet Yalçın’a düzenlenen saldırının şokunu henüz atlatamamışken SBÜ Ümraniye SUAM’da görev yapan Öğretim Üyemiz Doç. Dr. Aytekin Kaymakçı ’ya yapılan saldırının şokuyla sarsıldık. 

Yüzyıllar boyu meslekler ehemmiyetlerine göre derecelendirilir; hatta bazılarına insanlar arasında kutsiyet yüklenir. Bunların en başında hekimlik yani bilinen adıyla doktorluk gelir. Çünkü doktorlar en kıymetli olan değerimize, yani sağlığımıza dokunarak harcarlar mesailerini. Onlar sayesinde kendi başımıza asla çözemeyeceğimiz sorunlardan, dertlerden korunmuş, kurtarmış oluruz. 

Esasen hekimlik başlı başına bir kahramanlık işidir. Hekimler, adanmış, daha açık bir ifadeyle kendi hayatlarından feragat ederek; insanların sağlığına ömürlerini adamış kişilerdir. 

Peki ya hayatımızın ve sağlığımızın bekçileri, muhafızları olan doktorların hayatı tehlikede ise durum ne olacak? Hayati tehlikesi olan bir doktordan, hayat kurtarması nasıl beklenecek ve doktor böyle bir durumda vazifesini nasıl ifa edecek? 

Sağlık’ ve ‘Şiddet’ in kavramlarını bir arada zikretmekten hicap duyarak ülkemizde doktorlar ve diğer sağlık çalışanlarının görevlerini yaparken şiddete maruz kaldıkları gerçeğine dikkat çekmek istiyorum ve çözüm noktasında daha önce de aktardığım düşüncelerimi tekrarlamak istiyorum. 

Sağlık çalışanları başta olmak üzere canlı cansız tüm varlıklara yönelik şiddet eylemlerinin sosyal, ekonomik, eğitim, psikolojik ve kültürel etmenlerinin de bulunduğu yapısal ve toplumsal bir sorun olduğuna özellikle dikkat çekerek öncelikle aileden başlayarak tüm eğitim süreçlerinde şiddetin bir çözüm aracı olmadığı gerçeğini dillendirmemiz ve içselleştirmemiz gerekiyor. 

Yapılan bir araştırmada şiddete maruz kalan veya saldırıya şahit olan sağlık çalışanlarının uyku bozuklukları, güven kaybı, işe yoğunlaşamama, hasta ve hasta yakınlarından korkma, ruhsal çöküntü, kronikleşen ağrılar, kâbuslar, olay(lar)ın sürekli olarak hatırlanması, yalnızlık ve çaresizlik hissi… gibi sorunlar yaşadığını ve bu durumun sağlık çalışanlarının üretkenliğinde düşüşe, sunduğu hasta bakım hizmetlerinin niteliği ve kalitesinde bozulmalara neden olduğu ortaya konulmuştur. 

Yani sağlık çalışanına şiddet uygulamayı aklından geçiren kişi yaptığı eylemin bumerang gibi sonuçta kendisini vuracağını çocukluktan itibaren bilmesi gerekiyor. 

Olayın yapısal ve hukuksal boyutları da elbette vardır. Hastanelerimizde sağlık çalışanına şiddeti sonlandıracak yapısal dönüşümü bir an önce tamamlamalıyız. Sağlık Bakanımız Sn. Dr. Fahrettin Koca’nın ve hükümetimizin bu konudaki kararlılığını memnuniyetle görmekteyim. 

Hukuksal anlamda daha önce de ifade ettiğim önerilerimi sunacak olursam; Sağlık çalışanına görevi başında şiddet uygulayanların tutuklu olarak yargılanmaları suç ve suçlular için caydırıcı olabilir diye düşünmekteyim. Uçağı kullanan pilot, yangına giden itfaiyeci, otobüsü kullanan şoför gibi başkalarının hayatını ilgilendiren işlerde çalışanlara görevleri sırasında yapılan şiddetin önlenmesi bakımından tutuklu yargılanma önemli bir caydırıcı unsur olabilir. 

Sonuç olarak, doktorlar ve diğer sağlık profesyonelleri hayatlarımızı emanet ettiğimiz değerli meslek mensuplarıdır. Bu bağlamda sağlık profesyonellerine şiddet bir insanlık suçudur. Sağlık profesyonellerinin şiddete maruz kalmadığı ve işlerini güven ortamında yaptığı bir Türkiye için seferber olmalıyız. Hiç unutulmamalıdır ki, bir doktorun bir hemşirenin bir ilk yardım personelinin… hayatı, kendinden ziyade sayılamayacak kadar çok insanın hayatı demektir.

Cevdet Erdöl Diğer Yazıları