Yazarlar

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Prof. Dr. Cevdet Erdöl

Her devrin ihtiyacı: Enderun mektepleri

İnsanoğlu özellikle sanayi devriminden bu yana gözünü ufka dikmiş, ileriye dönük vizyonlar, uzun vadeli programlar geliştirmiştir. Bugünün dünyasının müreffeh ve ileri toplumları dünün ufkunu gözetenlerdir. İçinde bulundukları zamanın sorunlarıyla ilgilendikleri kadar ve hatta daha fazla gelecekle meşgul olan milletler geleceği yönetmeye hak kazanmıştır. Bugün de durum aynıdır. Yarına yatırım yapan, ufka yönelik vizyonlar geliştiren toplumlar, yarının daha doğru bir ifadeyle geleceğin sahibi olacaklardır. Esasen Sayın Cumhurbaşkanımızın her vesile işaret ettiği 2023-2053 ve 2071 gelecek vizyon ve hedefleri kâmil manasıyla budur. Yarınına, geleceğine yatırım yapan, kendi ufuk ötesi vizyonlarını geliştiren bir toplum; daha sarih bir ifadeyle, geleceğin sahibi olacak bir Türkiye kurmak.    

Günümüzde gelişmiş ülkelerin geleceğe ve geleceğin yegâne teminatı olan çocuklara yönelik yatırımına bakıldığında hayli enteresan bir durum göze çarpmaktadır. Gelişmiş toplumlar, deha seviyesinde, üstün yetenekli çocuk potansiyeline oynamaktadır.  “Gifted Children” diye isimlendirdikleri, yüksek zekâ kapasitesine sahip çocukları tespit edip, onları derinlemesine bir eğitime tabi tutmaktadırlar. En özel olanlara, en özel eğitimi vermek gibi sıra dışı bir strateji geliştirmektedirler. 

Aslında bu uygulama yeni değil ve hatta kadim tarihimizden kopya bir uygulamadır. Bizim tarihimize bakıldığında bunun benzeri o çağlarda görülmeyen bir uygulama olarak karşımıza çıkar. 15. yüzyılda, Enderun mektepleri, deha seviyesindeki üstün yetenekli çocukları sıra dışı bir eğitimle geleceğe hazırlıyordu. O çağı aşan ve geleceği yakalayan mükemmel bir sistemdi bu. 

Bu sıra dışı sistemin yetiştirdiği en büyük dehalardan bir tanesi, Kayseri Ağırnas köyünden seçilen Mimar Sinan’dır. Aldığı sıra dışı eğitim sayesinde Osmanlı mimarisini kıyamete kadar yaşatacak eserler vermiştir. 

Osmanlı Devleti’nin sadarete geldiğini tespit ettiği 60 sadrazamdan 48’i Enderun’da yetişmiştir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın sadrazamı olan Hırvat Mahmut Paşa Enderun’da yetişmiştir. Kanun Sultan Süleyman’ın dört büyük sadrazamı İbrahim, Lütfi, Rüstem, Sokullu Mehmet Paşalar Enderun’da yetişmişlerdir. Köprülü Mehmet Paşa, Sinan Paşa ve yirmi üç büyük Kaptan-ı Derya Enderun’da yetişmiştir. 

İşte Osmanlı devletini, bir cihan devleti; kıtaları aşan kudretli bir imparatorluk yapan sistem, bu sistemdir. Üstün zekâlı çocukları bulmak ve onları sıra dışı bir eğitimle geleceğe hazırlamak için kurulmuş olan Enderun, dâhilerin, dahiyane ve olağanüstü bir seviye de eğitim gördükleri mekteplerdi. Enderun sistemi üstün zekalı çocukları sadece bilimsel olarak eğitmekle kalmayıp, bugün Batı’nın uyguladığı eğitim sisteminin bile ötesinde bir vizyonla ahlaken de zirveye çıkarmaktaydı. 

Türkiye çağı, dahası geleceği yakalamak ve inanç dünyamızda hem lider hem de rol model olmak zorundadır. İşte tam da bu noktada biz, bizim sistemimiz olan Enderun okulunu, Batı’nın özellikli okullarından bile üstün bir şekilde yeniden kurgulamak zorundayız. 

Bu amaçla 2012 yılında TBMM’de kurulan Üstün Yetenekli Çocukları Araştırma Komisyonu’nun yaptığı çalışmaları, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde üstün yetenekli bireylerin gelişimlerinin desteklenmesi amacı ile kurulan Bilim ve Sanat Merkezleri’nin ve diğer kurumların çalışmalarını önemsemekle beraber daha yapılacak çok iş olduğunu düşünmekteyim. 

Ülkemizde keşfedilmeyi bekleyen en az yarım milyon üstün yetenekli çocuk potansiyeli bulunmaktadır ve bu çocukların potansiyelini en üst noktaya çıkarmak onların hem bugününü kurtarmak ve hem de geleceğine sahip çıkmaktır. İşte o zaman Türkiye Eğitimden sağlığa, siyasetten ticarete, endüstriden tarıma, her sahada lider ülke seviyesine yükselecektir.  

Kökleri mazimize dayanan bu sıra dışı eğitim sistemi, Türkiye’nin kaçınılmaz ve ertelenemez ihtiyacıdır. Deha çocukları, ancak deha seviyesinde bir eğitim sürecinden geçirerek ilerleyebiliriz. Ancak böylece çağı yakalar ve geleceğe de sahip çıkarız. Enderun sistemini yeniden hayata geçirmek ve o kutlu günleri görmek dileklerimle. 

Sağlık ve afiyet içinde kalınız.

Prof. Dr. Cevdet Erdöl Diğer Yazıları