Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

Terör örgütünün değiştirdiği demografiyi düzeltmeyin!

ABD ve Avrupa medyası büyük ölçüde terör örgütü PKK/YPG’nin propagandasını yapıyor. 

Bunu, FETÖ konusunda da görüyoruz. 

Örgütler bu kadar mı etkili? 

Doğrusu, hayır. 

PKK/YPG, Türkiye-İran-Irak-Suriye gibi Müslüman ülkeler coğrafyasında bir ‘din-dışı kuşak’ projesinin elemanı. 

Bu, Batı’nın en çok arzuladığı şey. 

‘şey’ aynı zamanda bir terör kuşağı. 

Zira örgütün, İran, Irak ve Türkiye’ye de uzanan bir ‘yayılmacılık’  hedefi var. 

Ya da ‘görevi’… 

Bunun adı örgüt sözlüğünde ‘halkların birleşmesi’!.. 

Bunun için de önce Suriye’nin kuzeyinin ‘Müslüman-muhafazakar Kürtlerden bile’ arındırılması gerekiyor! 

O yüzden PKK/YPG, kendi ideolojilerine ‘biat etmeyen’ Kürtleri işgal ettikleri bölgelerden sürdü. Geri dönmelerine de izin vermedi. 

Şimdi Türkiye’nin onları evlerine göndermesine ‘bütün dünya’ karşı çıkıyor!

***

Örgüt, ‘Marksist-Leninist’ bir ideolojik temele dayalı. 

Ancak Kürtler arasında destek kazanmak için ‘etnik milliyetçiliği’  kullanıyor. 

Diğer ülke ve etnik yapılar içindeki yapılanmasında da işbirlikçi ‘Marksist-Leninist ideolojik grupları’ kullanıyor. 

Aynı anda hem ABD’de muhafazakar/cumhuriyetçi iktidarlarla; 

Hem Avrupa’da sol-sosyalist-yeşil partilerle iyi anlaşabiliyor! 

Birbirine zıt iki kanadın ‘çıkarlarının’ birleştiği noktalar, -sözde- İsrail’in güvenliği ve Türkiye’nin İslam coğrafyasındaki etkinliğinin azaltılması. 

Neden ‘sözde’ dedim? 

Zira Türkiye’nin İsrail’in güvenliğine tehdidi yok, aksine ‘garantör’ bile sayılabilir. 

İsrail işgalci değil, gerçekten ‘demokratik’  bir devlet olduğu sürece… 

Ama ABD ve Avrupa siyasi elitleri, İsrail’in güvenliğini, “bölgede İsrail’den başka ‘güç’ olmaması” şartına bağlamış durumdalar. 

Bunu garanti edecek şey de; Türkiye’nin ayağına sürekli bir şeylerin dolanması, S.Arabistan, Mısır ve diğer Müslüman ülkelerin ‘özgürleşmemesi’… 

Batı örgüte bu yüzden sahip çıkıyor. 

Örgüt de bir gün kendisine vaat edilen toprakların verileceğini umarak her kılığa giriyor.

Mehmet varsa ümmet var 

Devletlerini Batı’nın ‘emaneti’ olarak alan bazı Arap yönetimleri Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’na karşı çıkmaları üzerine, dudak kıvıranlar başladı: Hani ümmet ümmet diyordunuz, işte size ümmet! 

Ümmetin başındakiler ümmeti temsil etmiyorsa sorun ümmette değil. 

Ümmet sahadaki ‘Mehmet’e bakıyor. O yüzden Mehmet sahaya inince herkes hop oturup hop kalkıyor.

D8’i hatırlamayan bi zahmet Google’lasın

Türkiye, on yıllardır güneyindeki Müslüman-Arap dünyasıyla ilişkisini ‘hac ve umre’den ibaret tuttu. 

Toprakları binlerce şehidinin kanıyla sulanmış Yemen’den Bağdat’a, Cezayir’e kadar İslam coğrafyasıyla insani, siyasi, ticari ilişkilerini güçlendirmedi. 

Güçlendirseydi, örneğin dış politikada nasıl bir dayanışma elde ederdi? 

Petrolü Batılı şirketler üzerinden değil, kendi şirketleriyle doğrudan satın alsaydı nasıl bir ekonomiye sahip olurdu? 

Bunu bir kez denedi. 

1997’de merhum Başbakan Necmettin Erbakan D8’i kurdu. 

Bangladeş, Endonezya, İran, Malezya, Mısır, Nijerya, Pakistan ve Türkiye’den oluşan örgüte ‘özgür olmayan’ Körfez ülkeleri katılmadı. 

Batı ve içerideki işbirlikçileri Erbakan’ın başında olduğu Refahyol hükümetinin tepesine bindiler, devirdiler. 

‘Genişleme’ potansiyelini görmüşlerdi. 

Türkiye, bugün bunu ‘örgütsüz’ başarma yolunda. 

Bu kez de ilişkilerini güçlendireceği coğrafya ‘işgal’ edildi. 

Irak, Mısır, S.Arabistan, Körfez ülkeleri, Yemen, Libya, Cezayir… 

Türkiye’de de 15 Temmuz’da işgal denendi, başarılamadı. 

Güneyinde bir terör kuşağı denendi, inşallah başarılamıyor. 

Müslüman halklara Türkiye’yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘kötü’ göstermek adına söylenmedik yalan bırakmadılar. 

İşe yaramadı. 

Ama vazgeçmeyecekler. 

Fiilen terör örgütünün ortak olacağı bir ‘iktidar’ için çaba gösterecekler. 

Hem Türkiye’de hem Suriye’de. 

Bunun ne anlama geldiğini umarım anlıyoruzdur. 

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları