Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoğlu@aksam.com.tr

Haberi fark etmek, arka planda kalanı öne çıkarmak

Teknoloji, toplum, siyaset ve ekonomi birbirini etkiler.

Sadece etkilemez, değiştirir de...

Medya ve gazetecilik de bunlardan ve birbirlerini etkilemelerinden doğan sonuçlardan etkilenir.

Teknolojiden etkilenir; haber verme organları internete taşınır, gazeteler internete geçer ama basılı kopyaları azalır, reklam gelirleri, çalışan sayıları düşer.

Toplumsal değişimden etkilenir; okuyucu gazetelerden uzaklaşırken internet yayın organları ile sosyal medyada dolaşan haberler arasında ‘güvenilirlik’ krizi yaşar.

Siyasal değişimlerden etkilenir; siyasal ayrışmalar haber kaynakları, haber konuları ve okuyucu kitlelerini belirlemeye başlar.

Bunlar bazen ‘içinden çıkılması’ gereken;        

Bazen de  ‘içinden geçilmesi’ gereken süreçlerdir.

Ancak her durumda, ‘gazetecilik’ten anlaşılan ‘habercilik’i farklı kılan iki önemli unsur değişmiyor, değişmeyecek. Habere karşı duyarlılık ve güvenilirlik.

Sosyal medyada paylaşılanlar, hatta birçok internet haber platformunda yayımlananlar, ‘haber’ değil ‘ihbar’ kaynağıdır.

Gazetecinin işi;

Olayların içinde ‘haber’i görmek;

Kaynağından doğru bilgilere sahip olmak;

Yanıltıcı ve yönlendirici etkilerden arındırmak;

Haber konusu olayın arkasındaki gelişmeleri bilmek;

Ve gelecekte ne tür etkileri olabileceğini öngörmektir.

Yeni medya düzeninde ‘fark yaratacak’ olan budur.

Ve kalıcıdır.

***

AKŞAM’ın son bir haftada ortaya koyduğu üç örnekten söz etmek, çalışma arkadaşlarıma borcumdur.

Emine Bulut, 18 Ağustos’ta ayrıldığı eşi tarafından hunharca öldürüldü.

Haber, ajanslardan geldiği şekliyle ‘hikayesi anlaşılmadan’ verildi.

Gazeteciliğin ‘ekonomiye yenilmesi’nin sonuçlarından biriydi bu.

Artık hiçbir gazetenin, yayın organının taşra temsilcilikleri kalmadı.

Ancak 20-21 Ağustos’ta sosyal medyadan Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” çığlığı ve kızının “Anne lütfen ölme” haykırışı paylaşılınca, işin vahameti ortaya çıktı.

Bu da teknolojinin gazeteciliğe sağladığı bir avantajdı.

AKŞAM, bu ‘vahamet’e odaklandı, olayın arkasını araştırdı.

Ve 22 Ağustos nüshasında ikinci manşetine taşıdı.

O günden itibaren sadece Türk medyasının değil dünya medyasının da, sosyal medyanın da gündemine girdi.

Siyaset olaya müdahil oldu.

Washington Post ve BBC “Türkiye’nin ayağa kalktığını” yazdı; Associated Press ajansı “AK Parti’nin kadına ve çocuğa yönelik şiddete karşı savaş sözü verdiğini” duyurdu.

AKŞAM, her sabah şu ilkeyle işe başlıyor:

Ya iyi bir haber bulacağız ya da var olan bir haberi en iyi biz göreceğiz.

***

İkinci örnek, Türkiye ile ABD arasında varılan Suriye’nin kuzeyinde ‘güvenli bölge’ uzlaşması.

Haberin ‘son dakika’ olarak duyurulmasının ardından, bu uzlaşmanın ABD tarafından ‘oyalama taktiği’ olarak kullanılması ihtimali üzerinde durduk.

Sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Münbiç’e benzemesin” uyarısı yaptı.

Önceki gün AKŞAM’ın Osman Nuri Cerit  imzalı manşeti, “PKK/YPG’nin Güvenli Bölge’den çekildiği haberlerinin gerçeği yansıtmadığını” anlatıyordu.

Haberde, terör örgütü YPG/PKK’nın ‘çekiliyoruz’ görüntüleri verirken, militanlarını sözde yerel askeri meclislere yerleştirdiği belirtiliyordu.

***

Bu konular, önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gündemindeydi.

Erdoğan, Emine Bulut cinayeti üzerine ‘idam’  konusunu yeniden gündeme taşıdı.

Güvenli bölge konusunda, sürecin hızlı ilerlemesi gerektiğini ve Münbiç gibi olmasına izin verilmeyeceğini söyledi.

Erdoğan, YPG’nin sınırdan çekildiği yönündeki haberler için de “Numara çekiyorlar, çıktıkları yok” dedi.

***

AKŞAM, ne bir kadın cinayetini hak ettiği şekilde duyurup toplumsal hassasiyeti yansıtırken ‘acaba siyaseten nasıl kullanılır’ diye düşündü;

Ne de hükümetin yaptığı bir uluslararası mutabakatın karşı karşıya olduğu tehditler konusunda halkı bilgilendirirken ‘hükümet ne der’ kaygısı duydu.

Doğru olanı yaptı.

Bu siyasette de doğru etkiye neden oldu.

İktidar ve muhalefet kanatları kadına karşı şiddetle mücadelede aynı safta yer aldı.

Hükümet, uluslararası tehdit ve tehlikelerin ortaya konmasına tepki göstermek bir yana; aksine bunları hem halka duyurdu hem de gereken dikkat ve takibi gösterdiğini ortaya koydu.

Teknoloji, toplum, siyaset, medya gelişmelerden nasıl etkilenirse etkilensin, haberciliğin altın kuralları, habercileri hâlâ ‘altın değerinde’ tutmaya devam edecek.

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları