Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoglu@aksam.com.tr

CHP ve yanlılarının yerel iktidarla imtihanı...

Uzun yıllar muhalefette olmak, büyük bir ‘eleştiri’ konforu sağlıyor. 

Her yapılana karşı çıkabilir, her şeyin sadece riskli yönleri üzerinden siyaset yapabilirsiniz. 

İyiye giden işlerde susar, kötüye giden veya ilerlemeyen konularda sesinizi yükseltirsiniz. 

CHP, İstanbul ve Ankara belediyelerini alınca ‘iktidar olmakla’  yüzleşmeye başladı. 

Birkaç gün içinde olan 4 şey, CHP politikaları hakkında turnusol kağıdı niteliğinde. 

İstanbul’daki kibirliliğin, İzmir’deki kötü yönetimin, Ankara’daki rüşvet iddialarının üzerine gitmek yerine, ‘koruma’ya çekiliyor; 

İşi siyasete ve ‘FETÖ’ye bağlayarak kitlesini de ‘sorgulamamaya’  zorluyor. 

Kimileri, “Daha önce bunları AKP’liler yapıyordu” diyerek ön almaya çabalıyor. 

Kendi açınızdan bile doğru olsa; "Aynısını yapmak için mi iktidara talip olduk" diyen yok henüz...

***

CHP sözcüleriyle aynı cümlelerle ‘muhalif gazetecilik’ iddiasında olanlar da bu konularda CHP ile aynı gerekçelerle savunmaya çekildiler. 

Mesleğin namusunu koruyan bir iki örneği ayrı tutuyorum. 

AK Parti’yi veya politikalarından ‘birini’  bile desteklese, meslektaşlarını toptan ‘yandaş’layanlar, mevzubahis CHP olunca pekâlâ ‘yandaşlaşabiliyor’!.. 

Kişi muhatabını de kendi gibi bilirmiş! 

BAŞKANIN, HAYVANSEVERLERE ‘SOĞUKTA YATIN’ DEDİĞİ İSTANBUL

İstanbul Büyükada’da fayton atlarında ‘at vebası’ denilen ‘ruam’ hastalığı görüldü; 81 at itlaf edildi, Adalar karantinaya alındı. 

Hayvan hakları savunucuları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde toplandı, Başkan Ekrem İmamoğlu ile görüşmek istedi. 

İkinci gün randevu alabildiler. 

Önerileri, Adalar'da ulaşım için atların yerine elektrikli araçların kullanılması. 

İmamoğlu'na, "Siz  'Her şey daha iyi olacak’ dediniz. Biz, hayvanlar için de iyi olacağını düşündük. Çünkü siz, hayvan hakları taahhütnamesini de imzaladınız. ‘Kaldıracağım’ dediniz. Biz sizin daha hızlı karar almanız için eylem yapıyoruz” dediler. 

İmamoğlu’dan, “Ne söylediğimi bir daha dinleyin. ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ diyen karşı taraf (AK Parti) ama ben, ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ demedim. Faytoncular, atlar ne olacak? Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Sizin takdiriniz. İsterseniz soğukta yatabilirsiniz” cevabını aldılar. 

AK Partili siyasetçileri ‘kibirlilikle’‘duyarsızlıkla’‘sevgisizlikle’ suçlayarak seçmenden oy almış belediye başkanından! 

Oysa İstanbul’da ‘sevgi kazanmış’tı!.. 

İKİ CHP’LİNİN RÜŞVET SKANDALIYLA SARSILAN ANKARA 

Sinan Aygün

Ankara Ticaret Odası eski başkanı. 

Ergenekon sürecinde hapse atıldı. 

Çıktı, 2011’de CHP’ye katıldı

Bir dönem milletvekilliği yaptı. 

Sonra müteahhitliğe geri döndü. 

Ankara’da birkaç gökdelen inşa etti. 

Sonuncusu ünlü Togo Kuleleri. 

Mansur Yavaş. 

Avukat. 

Beypazarı’nda MHP’den iki dönem belediye başkanlığı yaptı. 2009’da yine MHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday oldu, seçilemedi. 

2014’te CHP’ye katıldı ve Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. 

Seçilemedi, CHP’den istifa etti. 

2018’de yeniden CHP'ye katıldı,  yeniden Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterildi. 

Seçildi. 

İki CHP’linin yolu, Togo Kuleleri’nde kesişti. 

Aygün, ‘inşaat için kendisinden 25 milyon TL rüşvet istedikleri’ iddiasıyla Yavaş ve CHP’li meclis üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Yavaş ise Aygün’ü “FETÖ’cülükle” suçladı! 

Oysa Ankara’da ‘hak yerini bulmuş’tu!.. 

SEKÜLER OLSUN DA TERÖRİST OLSUN!.. 

Engin Altay

CHP Grup Başkanvekili. 

TBMM’de, Libya ile yapılan iki mutabakata ilişkin açıklama yaptı: 

“Trablus yönetimi cihatçı eğilimli bir yönetim. Tobruk yönetimi daha makul, seküler bir yönetim. AK Parti tercihini yaparken, Türkiye’nin hak ve menfaatlerine göre değil, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın ideolojik menfaatlerine ve yaklaşımlarına göre değerlendirme yapıyor.” 

Trablus yönetimi, BM tarafından kabul edilmiş ‘meşu’  Libya hükümeti. 

Tobruk yönetimi, insan hakları ihlalleri ve savaş suçlarıyla ülkeyi ele geçirmeye çalışan general Hafter... 

Eski Libya generali Hafter, ABD vatandaşı ve ailesinin bir kısmı orada yaşıyor. Destekçileri de ABD, Rusya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır. 

ABD, Rusya ve Fransa da ‘seküler’ olduğu için Hafter’i ‘makul’  görüyor.  Aynı şekilde, Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’yi de ‘seküler’ olduğu için destekliyorlar. 

CHP, ‘meşru’ olan yerine ‘seküler’  diye gayrimeşru, terörist olanı tercih ederek, PKK/YPG’yi destekleyen ülkelerle aynı yere düşüyor.

Ayrıca, Müslüman halkların içinden çıkan demokratik siyasi yapıları, ithal bir kavramla ‘cihatçı’  diye niteleyerek, hemen her ailesinde ‘cihat’ veya ‘mücahit’  isimli bir ferdi olan Türk milletinden uzaklaşıyor. 

Uzun süre -Allah sıhhat versin- Deniz Baykal’ın liderliğinde ve sonrasında Muharrem İnce’ye yakın siyaset yaptığını bildiğim Engin Altay'ın bu ‘işbirlikçi’ politikanın sözcüsü olmasını yadırgadım.

SELE TESLİM OLAN AMA MUSLUKLARINDAN SU AKMAYAN İZMİR... 

İzmir, 1989’dan bu yana, yani 30 yıldır kesintisiz CHP’li belediye başkanları tarafından yönetiliyor. 

İmar da, altyapı da CHP’li başkanların sorumluluğunda yapıldı. 

Ya da yapılmadı... 

Yeni başkan Tunç Soyer veya CHP yönetimi, ‘enkaz devraldık’ diyecek noktada değil. 

İzmir 3 gündür 1994 İstanbul’u görünümünde. 

Sonbahar yağmurları nedeniyle sular altında. Ama İzmirlinin musluğundan su akmıyor! Tahtalı Barajı’ndan Görece İçmesuyu Arıtma Tesisi'ne giden 2.2 kilometrelik hatta boru patlamış; Buca, Gaziemir, Karabağlar, Menderes ve Konak’ta sular 3 gündür kesik. 

Buca Belediyesi, mahallelere tankerle su dağıtıyor. 

Karşıyakalılar ise yağmur nedeniyle sokağa çıkamıyor, bodrumlarına bile inemiyor. 

Çünkü her yeri su basmış. 

Basit bir nedeni var; 

Yağmur suyu kanalları tıkanmış! 

Oysa İzmir’de ‘liyakat ve ehliyet kazanmış’tı!.. 

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları