Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoğlu@aksam.com.tr

Bu millet et ve kemikten ibaret değil

15 Temmuz 2016 gecesinin görüntülerini tekrar tekrar izliyorum. 

İstanbul Boğaziçi Köprüsü’ne o gece ‘Şehitler Köprüsü’ adını verenlerin konuşmaları yansımış cep telefonu kayıtlarına. 

Karşılarındaki tanklar ve tam teçhizatlı üniformalı FETÖ’cülere karşı koyuyorlar. 

Göğüslerinde yürekleri ve ellerinde bayraklarından başka bir şey yok. 

Biliyorlar ki zaten başka bir şeye ihtiyaçları yok. 

- Geçemezler buradan, nereye geçiyorlar! 

- Ne yaparsanız yapın buradayız. 

- Hacıyı vurmuşlar, sakallı hacıyı! 

- Anne gel buraya anne! 

(Kadın sesi) Senden korkmuyorum, beni bununla mı korkutacaksın?! 

- Böyle maceraperestlere müsade etmeyeceğiz. 

(Üniformalı askerlere) Yanlıştan dönmek erdemdir, oyuna gelmeyin...

***

O gece yürek, tankı yendi. 

Öyle bir yürek ki; 

Anne evladıyla gelmiş. 

Dede torunuyla... 

Yeni evli gençler el ele tutuşarak... 

Delikanlılar sevgililerini düşünerek. 

Babalar çocuklarını... 

Saldırının millete, kendilerine yönelik olduğunu biliyordu herkes. 

Sessiz kalsalar ana babalarına, eşlerine, evlatlarına, sevdiklerine hesap veremeyeceklerdi. 

Boyun eğseler çocuklarının onurlu bir geleceği olmayacaktı. 

Aslında belki bunları bile düşünmediler. 

İçlerindeki ‘ruhun’ yap dediğini yaptılar. 

Yetti...

***

Bu ruh; 

Tank ateşi altında bile tetiği çeken ele ‘yanlıştan dönün, oyuna gelmeyin’ diyecek kadar ‘erdemli’ kıldı onları. 

Kurşun yağmuru altında hem yaralılara ilk yardım yaptılar hem de tanklara karşı yürüyüşü durdurmadılar. 

Türk Milleti, sadece et ve kemikten ibaret olmadığını bir kez daha kanıtladı.

***

Çengelköy’de abdestini alıp evinden fırlayan ve ilk hain mangasının önüne dikilen gazeteci, usta fotoğrafçı Mustafa Cambaz’ın şehadeti; 

Ümraniye’de bayrağını alarak Köprü’ye inen Op. Dr. Sezai Çelik’in kurşun yağmuru altında yaralılara çıplak elle müdahalesi; 

Ankara’da kurşunların hedefi olan Muhammet Hüsrev’in gözünü açtığında ilk olarak ‘Vatanım kurtuldu mu’ diye sorması... 

Bu milleti ayakta tutan, bu üç kişide temsil edilen ‘ruh’un ta kendisidir. 

Tanımaktan, sınıf arkadaşı, meslektaş, dost ve akraba olmaktan gurur duyduğum bu isimler nezdinde, tüm şehit ve gazilerimize duyduğum minnet, çocuklarıma da miras kalacak. 

Bu topraklarda doğmamı sağlayan geçmişteki tüm şehit ve gazi atalarımıza olan minnet borcumu bana miras bırakan merhum babamın yaptığı gibi... 

Bir babanın evlatlarına bırakabileceği tek ‘güzel borç’ budur. 

SİYASET O GECEKİ DURUŞUNU BOZMAMALI

O gece; 

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Meclis’i toplantıya çağırması; 

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Meclis çatısına bombalar düşerken, “Bizim burada yapacağımız şey burada ölmektir. Bomba da atsanız buradayız, milletin yargısına hesap vereceksiniz” haykırışı; 

CHP’li Özgür Özel’in “Seçimlerde yeneriz, yeniliriz ama asla darbecilere yenilmeyiz, teslim olmayız” duruşu; 

AK Parti, CHP, MHP ve HDP imzalarıyla darbe girişimine karşı yayınlanan tarihi bildiri... 

Bu da Türk siyasetinin sahip olduğu ‘demokrasi bilinci’ ve ‘demokratik eylem’ kapasitesinin göstergesidir. 

Ne milletin bu milli ruhunu ne de siyasetin bu demokratik bilinç ve kapasitesini zafiyete uğratmaya kimsenin hakkı yok. 

Haddi de yok...

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları