Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoğlu@aksam.com.tr

Batasuna kararı sadece parti kapatmalar için emsal değil

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HDP’li üç büyükşehir belediye başkanının ‘teröre destek’ gerekçesiyle geçici tedbir olarak görevden uzaklaştırılması kararından sonra, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Batasuna kararı’na atıfta bulundu. 

Birkaç gündür Batasuna hikayesi ve kararın ne olduğu yazılıyor. 

Dileyenler internetten ayrıntılarına bakabilir. 

Gerçek bir ‘emsal’dir. 

Türkiye adına 10 yıl (1998-2008) AİHM yargıçlığı yapan, ardından CHP milletvekili seçilen Rıza Türmen’in Milliyet’teki 3 Temmuz 2009 tarihli yazısı hem durumu özetliyor hem de önemli değerlendirmeler içeriyor. 

Biraz özetleyerek aktarayım: 

“2002’de İspanya Parlamentosu siyasal partilerle ilgili bir yasa kabul etti. 

Yasa, demokrasi ve anayasal değerlere açıkça aykırı düşen eylemlerin odak noktası olan siyasal partilerin kapatılabileceğini öngörüyor. 

2003 yılında, Bask bölgesinde faaliyet gösteren Herri Batasuna partisi bu yasa gereğince Yüksek Mahkeme tarafından kapatıldı. 

Kapatma gerekçeleri arasında;  

- Partinin terör örgütü ETA ve alt kuruluşlarıyla organik bağı bulunduğu;  

- Terör eylemlerini kınamaktan kaçındığı;  

- Parti sözcüsünün ‘yasal olan ya da olmayan her yoldan mücadelemizi sürdüreceğiz’ gibi beyanları

- Terörizmi destekleyen afişler asmaları;  

- Halkı devlete karşı mücadeleye tahrik etmeleri gibi gerekçeler var. 

Yüksek Mahkeme kararı Anayasa Mahkemesi tarafından onandı. 

Parti bu kararlara karşı AİHM’ye başvurdu. 

Siyasi parti kurma ve düşünce özgürlüğüne ilişkin AİHS’nin 10 ve 11. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürdü. 

AİHM 5. Dairesi, 30 Haziran 2009’da bu şikâyetleri reddetti, Batasuna’nın kapatılmasını doğru buldu.” 

Türmen, bir içtihat oluştuğuna dikkati çekiyor: “Terörist eylemleri kınamama, bunları övme, terörist örgütlerle ilişki kurma siyasal partilerin kapatılmasında dikkate alınacak bir öğedir.” 

Bugün konumuz HDP’nin kapatılması değil. 

Türkiye, en çok da Refah ve Fazilet’in kapatılmasının travmasıyla ‘parti kapatmama’yı ilkesel olarak benimsedi. 

Ama Türmen’in dikkat çektiği gerekçelerin -deyim tam yerinde- ‘daniskası’ HDP’liler tarafından yapıldı, yapılıyor. 

Liderlik bahşedilmez, kazanılır   

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’a hizmet etmek için oy istedi, aldı. 

Elbette eline kürek alarak yol kazmayacak, kanal açmayacaktı. 

Bunu yapacak olan ekibe ‘liderlik’ edecekti. 

Ama ne yaptı? 

Sorunu ‘küresel ısınma’ya bağladı. 

Meteoroloji’yi suçlamaya kalktı. 

Doğru söylemediği ortaya çıktı. 

Yanlışını düzeltti mi? 

Hayır. 

Korumaları ve fotoğrafçısıyla gittiği sel mağduru esnafın dükkanında görüntü verdi, “Neredeydin başkan” lafını duydu; yeniden Bodrum’a döndü, tatiline devam etti... 

İmamoğlu, başkanlığın ‘ittifak’la kendisine bahşedildiğini; CHP liderliği ve cumhurbaşkanı adaylığı yol haritasının çizildiğini düşünüyor olabilir. 

Ama liderlik ‘bahşedilen’ değil ‘kazanılan’ bir özelliktir. 

Aksi hayal kırıklığıdır. 

4 aylık Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda “Herkes haddini bilecek” demeye başlayan birinin, daha fazla muktedir olabileceği makamlarda yapacaklarından kaygı duyarım. 

HDP’lilerin adaylığı engellenseydi?  

CHP sözcüleri, görevden alınan HDP’li belediye başkanları için ‘aday olmalarına neden izin verildi’ diyorlar. 

Adaylık kriterleri belli ve ‘terör gerekçesiyle soruşturma veya kovuşturma geçiriyor olmak’ adaylığa engel değil. 

Anayasa, ‘terörden soruşturma ve kovuşturma geçiriyorsa geçici tedbir olarak el çektirilebilir’ diyor. 

Yani aday yapmamak ‘keyfi’ olurdu. Görevden almak Anayasa’ya uygun. 

CHP sözcüleri bunu bilmiyor mu? 

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları