Yazarlar

Mustafa Kartoğlu

Mustafa Kartoğlu

mustafa.kartoğlu@aksam.com.tr

'Barış koridoru' operasyonu; ABD ile veya ABD'siz...

Türkiye ve ABD, Suriye’nin kuzeyindeki ‘terör koridoru’nu ortadan kaldırma formülleri üzerinde çalışıyor. 

ABD heyeti geçen hafta ‘tatmin edici bir dosya’ getirmemişti. 

Cumartesi günü görüştüğüm bir yetkili, “Elleri boş geldiler. Geldikleri gibi de gittiler. Münbiç mutabakatından beri bizi oyalıyorlar. Ancak bu kez yine oyalama teklifleriyle gelirlerse daha fazla beklemeyiz” dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, pazar günü bu yaklaşımı doğruladı: “Afrin’e, Cerablus’a, El-Bab’a girdik şimdi Fırat’ın doğusuna gireceğiz. Bunu Amerika ve Rusya’yla da paylaştık.” 

ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in dün getirdiği ‘yeni teklif’  Türkiye’yi tatmin edici değilse de en azından ‘son ve çok kısa bir süre daha beklemeye değer’ olmalıdır. 

Zira ABD yönetimi, Türkiye’nin kararlılığını net olarak biliyor. 

***                                                         

Washington Post’un dünkü haberi bu açıdan önemli. 

WP, ne Trump ne de Türkiye hakkında olumlu görüşlere sahip. 

Bu yüzden Türkiye’nin operasyon açıklamasını ‘tehdit’ olarak değerlendirse de, ‘bu kez gerçek ve yakın’ diye niteledi. 

Ve Washington’un “YPG’lileri koruma yetkisinin olmadığını” ima etti. 

Gazetenin görüş aldığı bir YPG’li yetkilinin de, “Ya Türklerle savaşacağız  ya da hapishaneleri koruyacağız. İkisini birlikte yapamayız. DEAŞ'lılar Türkiye’nin operasyonunu görünce duvarları kırıp kaçacaklar” diyerek “DEAŞ'lıları serbest bırakma” tehdidinde bulunması da bu yüzden. 

***

ABD’nin teklifinde, YPG’nin Türkiye’nin operasyonuna karşı sınır boyunca kazdığı tüneller ve hendeklerin; kent merkezlerindeki sığınakların ve siperlerin de imha edilmesi var. 

Bütün bunlara bakınca ABD aslında YPG’nin bölgeyi kontrol ediyor olmasının ‘doğru ve meşru olmadığını’ ilan ediyor. Tek eksik, ‘buna karşı gereğini yapmamak’... 

Ona da Türkiye zorluyor... 

***

Burada son MGK’da alınan kararlar arasında ‘güvenli bölge’nin ‘barış koridoru’ olarak adlandırılmış olduğunu da hatırlamak gerekiyor. 

Bu hem terör örgütü ve yandaşlarının istismar ettiği ‘barış’ kavramını ‘yerine oturtmayı’  ve operasyon sonrası dünyaya Türkiye’nin haklılığını daha güçlü anlatmayı amaçlıyordu; 

Hem de operasyonun ‘açık ve yakın’ olduğunu anlatıyordu. 

HDP karşı hazırlık yapıyor 

Türkiye’de daha önceki Cerablus ve Afrin harekatlarına yönelik muhalefet bu kez göze çarpmıyor. 

Ama HDP karşı harekete hazırlanıyor. HDP, kardeş örgütleri HDK ve DTK ile birlikte hafta sonu Diyarbakır’da ‘yeniden yapılanma’ kampındaydı. 

Toplantı sonunda Eş Genel Başkan Sezai Temelli, adı ‘toplumsal barış çağrısı’ olan bir açıklama yaptı; ancak açıklamanın özeti şuydu: 

“Suriye’de YPG’ye operasyon yapmayın, yoksa eyleme geçeriz!” 

Zira Temelli, “İktidarın çözümsüzlük üreten politikalarına devam etmesi halinde bütün halklarımızla beraber demokratik direnişimizi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz” dedi; 

CHP’yi ‘savaş politikalarına karşı harekete geçmeye’ çağırdı. 

Ve ‘çözüm’ önerdi: “Kuzey ve Doğu Suriye’ye operasyon tehdidi son bulsun. Bölgenin tüm siyasi aktörleri ile müzakere yapılsın.” 

‘aktörlerden’ biri de terör örgütü YPG! 

Temelli’nin ‘demokratik direnişi yükseltmek’ten neyi kastettiğini anlamak için, HDP’nin 6-8 Ekim 2014’te Kobani bahanesiyle yaptığı’sokağa çıkma’ çağrısı ve 53 kişinin hayatını kaybetmesini hatırlamak yeterli. 

Bakalım bu kez ‘demokratik direniş’ için çağrı yaptıklarında, CHP, diğer partiler ve sivil toplum örgütlerinden nasıl karşılık gelecek? 

Mustafa Kartoğlu Diğer Yazıları