Yazarlar

Yerel seçim yolunda ülkenin siyasi atmosferini 24 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan tablo oluşturuyor! “Elbette o tablo oluşturacak” der dediğinizi duyar gibiyim... Ama önce durun kendimi bir anlatmaya çalışayım. 

Şöyle ki; 

Geçmişte birbirlerini en sert sözlerle eleştiren iki lider; Başkan Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek Cumhur İttifakı çatısı altında birleşmesini bildi. Karşısında da CHP’sinden İP’ine, HDP’sinden FETÖ’süne geniş bir cephe oluştu... 

Seçim sonuçları, bu milleti iyi tanıyan bizler için bir sürpriz değildi, ancak o şer cephesinde büyük bir travmaya neden oldu. 

Ana muhalefet bütün bir yazı imza saymakla geçirdi. 

Estirilen tüm rüzgarlara rağmen barajı zar zor geçen İP’te ciddi kopmalar yaşandı, el yordamıyla oluşturulan ivme neredeyse sıfırlandı. 

PKK destekli HDP’nin, FETÖ’nün, marjinal solun hali ise ortada. 

Bu tabloda muhalifliği meslek haline getirenler için de, ülke içinde dizayn peşinde koşanlar için de tek tutunacak dal kaldı o da MHP ile AK Parti arasında yaşanacak bir krizdi... 

İşte örneğin andımız kararı bu beklentinin sonucu olarak ortaya çıktı. 

Af tartışmalarındaki görüş ayrılığının yıpratma amaçlı ön plana çıkarılması da bununla ilişkiliydi. 

Hatta son dönemde Atatürk üzerinden oluşturulmak istenen kutuplaşma da bu beklentinin doğal sonucuydu. Sosyal medyada başlatılan ‘atatürkilahımız’ safsatası, özellikle seçilmiş illerdeki Atatürk büstlerine yapılan saldırılar, gazeteci yazar kılığındaki kırma şovmenlerin yaptığı provokatif açıklamalar yeni bir oyunun parçasıydı. 

Bu tespitleri net şekilde ortaya koymazsak, yaşananların tesadüfi olduğunu düşünürsek ciddi yanılgıya düşeriz. 

Amaç apaçık ortada... Sanki AK Parti aynı milli tabana dayanmıyormuş gibi, MHP’nin milliyetçi hassasiyetlerini kaşımak, bu yoldan Cumhur İttifakı’nı çatlatmak... 

Büyük resmi gören Erdoğan ve Bahçeli önceki gün yaptıkları zirveyle bu dar kafalı beklentileri hüsrana uğratarak, o tutundukları son dalı da ellerinden aldı. 

Eminim bu müzmin muhaliflerin içini şimdiden 24 Haziran akşamının hüznü kaplanmıştır... Zira kısa vadede 31 Mart tablosunu değiştirecek ne umutları, ne de güçleri var! 

Murat Kelkitlioğlu Diğer Yazıları