Yazarlar

Markar Esayan

Markar Esayan

markar.esayan@aksam.com.tr

“Anti-Cumhur İttifakı” beka sözüne neden bozuluyor?

Markar Esayan tüm yazıları

Meclis’teki konuşmalarından da, kamuoyuna yaptıkları açıklamalardan da Anti-Cumhur İttifakı’nın Beka söyleminden son derece rahatsız olduğu anlaşılıyor. Oysa bu Anti-Cumhur İttifakı’nın her bileşeninin yaptıkları ve söyledikleri, bizzat kendilerini yalanlıyor. Bu garip duruma dikkat çekildiğinde de küplere biniyorlar. 

Mesela HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli “Kürdistan’da kazanacağız, Batı’da da AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” dediğinde acaba bunun nasıl anlaşılmasını bekliyorlar? 

Ya da bir önceki dönem milletvekili olan HDP’li Nadir Yıldırım’ın Twitter’da bir yoruma cevaben “Hiçbir zaman çaresiz olmadık. Çünkü PKK var. PKK bitmez. PKK nicelerini bitirdi faşistlerin. Sıranızı bekleyin. Sizi de bitirecek, topalınızla, reisinizle, hav hav yapanınızla. Pek yakında” dediğinde biz bu birlikteliği sıradan bir yerel seçim kampanyası olarak mı algılamalıyız? 

PKK’yı bir çare olarak gören, bununla kalmayıp, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na, MHP Genel Başkanı’na, bir muhalefet partisi liderine hem hakaret eden, hem de onları PKK üzerinden tehdit eden bir düşkün yapıyla kol kola giren CHP, İP ve Saadet için hangi yorumlarda bulunmalıyız? Hele hele bu duruma kerli ferli ve çoğu tasfiye edilmiş Atatürkçü CHP’liler isyan ederken. 

CHP’nin eski Antalya milletvekili Yıldıray Sapan’ın isyanını sizler de duymuş olmalısınız. Sapan “CHP’yi hangi güçlerin yönettiğinin belirsiz olduğunu, şu anki CHP’nin organik CHP olmadığını” ifade ederken, daha da ileriye giderek “Bir tokat atın ki, CHP kendisine gelsin” diyor. 

Bu skandal durum, artık domates biber patlıcanla veya sürekli harlı tutmaya çalıştıkları Erdoğan düşmanlığı, kışkırttıkları kutuplaşma rüzgârlarıyla örtülebilecek gibi değil. 

Tabii bu eleştirileri –var olan duruma nispetle- yine de siyasi adap çerçevesinde tutuyor, CHP, İP, HDP ve Saadet Partisi seçmenleri ile bu partilerin yönetimlerini asla birbirine karıştırmıyoruz. 

Geçen yazımda da belirttim, zaten bu partilere doğru yolu gösterecek, onları ıslah edecek tek aktör bizler değil, kendi saygıdeğer seçmenleri olacaktır. 

Anti-Cumhur İttifakı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ifade ettiği gibi “İktidarı değil, istikrarı” hedef almıştır. 

Bu tablonun nasıl ortaya çıktığının da çok önemi yok. Yani bu görüntünün kendisi zaten tek başına ibretlik bir hal değil midir? 

31 Mart gerçekten de bir beka seçimidir. Muhalefet partilerine oy verenler için de eşsiz bir fırsattır. 

Siyasetin normalleşmesi, bu maskeli balonun sona ermesi için eşsiz bir fırsat.

Markar Esayan Diğer Yazıları