Yazarlar

Kurtuluş Tayiz

Kurtuluş Tayiz

Davutoğlu da FETÖ yalanlarına sarıldı

Ahmet Davutoğlu, operasyon sitelerinden birine verdiği röportajda “Erdoğan’ı Gezi’ye götürüp gençlerle görüştürmek istedim, kabul etmedi” demiş. Bununla da yetinmemiş Davutoğlu, Erdoğan ve ailesini tutuklama girişimi olarak tarihe geçen FETÖ’nün 17-25 Aralık yalanlarına sarılmış, dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi için ne kadar çok mücadele (!) ettiğini anlatmış, daha doğrusu ifşa etmiş. 

“İfşa” demişken değinmemek ayıp olur; Davutoğlu’nu ilk ifşa eden, “Aman Hoca, emanete ihanet etme noktasına geldin” diye uyaran Süheyb Öğüt oldu. Fakat yazı yayımlandığı internet sitesi tarafından sansürlendi ve bir süre sonra da kaldırıldı. Ahmet Davutoğlu kendisine altın tepside sunulan Başbakanlık makamını dava arkadaşlarına, doğrudan liderine ve Erdoğan’a karşı kullanma noktasına gelmişti. Bu gidişatı deşifre eden Süheyb Hoca oldu. Ama gelin görün ki kendisi ve ailesi, Davutoğlu ekibi ve FETÖ’cüler tarafından ağır iftiralara uğradı, uğruyor. Kendisinden hâlâ o yazının intikamını almaya çalışıyorlar.  

O Ahmet Davutoğlu işte, bugün hem Gezi’yi, hem 17-25 Aralık FETÖ iddialarını savunarak kendince Erdoğan’a cephe alıyor. Şaşırdık mı? Elbette hayır! Ahmet Davutoğlu da biliyor ki, FETÖ iddialarına sahip çıkmayan birinin siyasette ömrü çok fazla uzun olmaz. Türkiye’de siyasete girenler ayakta durmak için bir yerlerden muhakkak icazet almak zorunda. Davutoğlu da kâh “Gezi” diyerek, kâh “17-25 Aralık” diyerek icazet arayışına girmiş. Hatta söz konusu röportajında işi PKK’nın çukur terörünü arkalamaya (‘Barış akademisyenlerine sahip çıkmıştım’ diyerek) kadar vardırdı.  

Yerinde dursa, sağa sola yaranma çabası içine girmese belki de bu kadar gözden düşmeyecekti. Ama telaş halinde sansasyonel çıkışlar yaparak, daha çok da Erdoğan’a saldırarak siyasette kendine yer edinme gayreti içinde.   

Yarandığı medyada gündeme gelmenin yolu Erdoğan’a hücum etmekten geçiyor. O da bunun farkında. “İpleri nasıl olsa kopardım, az ihanet veya çok ihanet fark etmez” kafasıyla yaklaşıyor artık meselelere. Oysa siyaset dürüst bir iddiayla, namuslu bir doğruyla başlar, ‘ihanetle’ değil. Sürekli geçmişi deşeleyip “Erdoğan’ın aleyhinde daha söyleyebilirim” kafasıyla siyaset yapılmaz. Bu değil bir siyasetçiyi, sıradan bir insanı dahi bir yerlere getirmez, ulaştırmaz. Eğer bir davan varsa onu konuşursun, Erdoğan’ı konuşuyorsan derdin başka demektir. Ahmet Davutoğlu’nun davası, mücadelesi ne olabilir, nedir Allah aşkına? Erdoğan’a karşı kurulan cepheyi genişletmekten, kuvvetlendirmekten başka nedir? Var mı gerçekten başka davası? Söyleyin! 

Kurtuluş Tayiz Diğer Yazıları