Yazarlar

Hüseyin Besli tüm yazıları

Köy olgusu, sokak lambalarının söndüğü, gecenin gündüze evrildiği sabah saatlerinde ortaya çıkıyor doğru dürüst… 

Önceki yazımızda köyde dahi sokak lambaları yüzünden yıldızların görülemediğini, seyredilemediğini, dolayısıyla bu bağlamda köyün şehirden farkının kalmadığını belirtmiştik. 

Bu kez, ağustos ayında olmamıza rağmen serin bir sabaha uyandığımda sokak lambaları sönmüştü. 

Sisli ve çiseli bir hava olmasına rağmen doğa bir tülün arkasından bakıyormuşçasına kendini ele veriyordu. 

Akşamları yoğun biçimde dolduran ağustos (cırcır) böcekleri de sabaha evrilen bu saatte sustuğu için tam bir sessizlik hakimdi. 

Sadece karşıki yoldan geçen araç sesleri duyuluyordu. 

Araç demişken; normal şartlara sahip, normal ölçüler içinde seyreden araçların sesinde rahatsız edici bir unsur yoktu. 

Ancak; arada bir, motoru yağ yakan ve/veya egzozu patlak bir araç geçtiğinde hem sabah parçalanıyordu, hem duyanlar rahatsız oluyorlardı eminim. 

Patlak bir egzozu iki türlü değerlendirebiliriz. 

Birincisi; yoğun kullanımdan, yaşından ve uygun olmayan arazide seyretmesinden dolayı araç yıpranmış ve eskimiş olabilir. Bu nedenle egzozu patlamıştır. 

Bu vaziyet doğal hayatın akışına uygun olup konumuzun dışındadır. 

Ancak, şu veya bu şekilde araç sahibi olmuş kimi genç zıpırlar vardır ki onlar sırf başkalarını tedirgin ve rahatsız etmek için veya dikkat çekmek için bilerek ve isteyerek patlak egzoz kullanırlar. 

Ayrıca da matah bir şey yaptıklarını zannederek bir tatmin duygusu da yaşarlar. 

Buradan sözü siyasete getirirsek; 

Kimi yeni siyasetçilere hatırlatmak gerekir ki; 

Aman dikkat edin! Yoksa; patlak egzozuyla dikkat çekmek isteyen ben de varım, beni de görün demeye çalışan zıpır gençlerin durumuna düşersiniz. 

Not: Motoru yağ yakan araç misali siyaset/siyasetçiler bahsi değildir.

Hüseyin Besli Diğer Yazıları