O dakikaya kadar zirveyi ilgilendiren ama kalitenin hiç olmadığı bir maçtı. Ne organize bir atak ne de kaleyi bulan bir şut. Maça hareketi, olmayacak bir kişi 30’da getirdi;
Trabzonspor’da Abdülkadir Parmak topa yakın kişi olarak hamlesini yaptığında Alanyasporlu oyuncu henüz topa koşuyordu. A. Parmak topa dokunduktan sonra rakip ayağını uzatmıştı ve temas geldi, adaşı hakem Bitigen kırmızı kart çıkardı.
Bitmedi; kısa süre sonra Pereira’yı itirazdan sarı kartla cezalandırdı. Halbuki maçın daha başında Alanyaspor’da Efecan’ın aynı şekilde ısrarlı, el kol hareketli itirazı vardı, kart çıkmadı. Kısa süre sonra Pereira’nın Cisse’ye bu kez net kartlık faulü vardı, Bitigen bu kez de doğru kartı gösteremedi. Bir konu daha, atlamayalım; 6’da yine A. Parmak’a yapılan hareket net penaltıydı zira defans oyuncusu yerdeyken ayaklarını yarım metre havaya kaldırıp Parmak’a müdahale etmişti.
Alışılmadık bir ilk yarı kritiği olduğunun farkındayım ama kaleci Uğurcan’ın bir güzel kurtarışı ve 2 Abdülkadir (Parmak-Bitigen) arasında yaşananların dışında futbol adına hiçbir şey yoktu ilk 45 dakikada.
İkinci yarıda nihayet futbola döndük, tempo, pozisyon, heyecan, her şey vardı bu kez. Sakatlar nedeniyle orta sahada top taşıyacak, yaratıcı bir ismin dahi olmadığı, üretkenlikten uzak Trabzonspor, bu devrede üzerine sadece coşku koydu. Hırs ve arzu ile eksik olmasına rağmen rakip kaleye yaklaşmaya başladı ve penaltı ile golü buldu, bir penaltı da kaçırdı.
Bu süreçte Alanyaspor çok şaşırttı aslında. Ligin en dinamik ve haftaya lider giren takımının 10 kişi kalan, demoralize olan rakibi karşısında Novak’ın çizgiden çıkardığı topun dışında pozisyon bulamaması, organize olamaması ve en önemlisi ikinci yarıda gergin olan taraf olması çok ilginç. Akdeniz ekibi topu yere indirmedikçe Trabzonspor top çaldı, zaman ve güven kazandı. Son bölümde inanılmaz savaştılar ve topu çoğunlukla rakip yarı alanda tutup unutulmaz bir zafer hikayesi yazdılar.