Ligin en etkili forvet hattına sahip Trabzonspor. En başta Sörloth gibi özel bir isim var. Hava topları ve son vuruşları çok net. Topu iyi saklıyor ve çok golcüde olmayan bir özelliği daha var: 1.94’lük boyuna rağmen kanatta hızlı top sürüp rahat adam geçebiliyor. Maçın başında Sturridge’ye attığı pas ve öncesinde yaptıklarını ligde yapabileceklerin sayısı çok az gerçekten.
Umursamaz Sturridge’nin istatistikleri yine de üst düzey, Nwakaeme’nin formsuz hali bile tehlike. Böyle bir ekibe karşı Konyaspor’un, geçen hafta Başakşehir’e direnen defansından 3 kişiyi değiştirmek zorunda kalması büyük handikap tabi ki. Buna rağmen fazla pozisyon vermedi ancak o anda ceza sahasında neredeyse tek başına kalan Sörloth’a gol vuruşu yaptırmaları, iyi direnen ev sahibi ekibin ilk yarıda yaptıkları tek hataydı, bedeli çok ağır oldu.
Trabzonspor’un sorunu orta saha ve daha çok o bölgenin kurbanı olan defansta. Üst düzey ligden gelen Obi Mikel’in oyunu hızlandırma, asisti geçtik kilit pas atma gibi bir derdi hiç yok. Mesela 41’de kontratağa çıkarken hep yaptığı gibi, üstelik önü boşken topu geri çekmesinin mantığı yok kesinlikle, hiç sorumluluk almıyor, sadece markaj için sahada. Sakatlıktan dönen A.Parmak da aynı, hücuma katkısı iyice azaldı. Sosa dahil bu üçlü, rakip ataktayken iyice geriye çekiliyor ve ancak ceza alanı çevresinde rakibi karşılıyor. Kanatlardaki Nwakaeme ve Sturridge’nin (sonra Yusuf) de katkısı az olunca, “Öne geçtikten sonra Ünal Karaman takımı geriye çekiyor” oluyor işte!
İkinci yarıda sürekli baskı yedi bordo-mavililer, rakibin 10 kişi kalması bile yeterli olmadı. Risk aldı Konyaspor, çok çalıştı ama ya ıska geçti, ya da Uğurcan’ı geçemedi! Bunun taktikle alakası yok sanki.
Sakatlar döndü, hamle gücü arttı ama 3 puanın adı başkaydı. Futbol şansı, Trabzonspor’un yanındaydı.