Yazarlar

Emin Pazarcı

Emin Pazarcı

Lay lay lom ve algı

Emin Pazarcı tüm yazıları

Zaman su gibi akıyor. 31 Mart seçimlerinin üzerinden tam üç ay geçti. Seçim tamamlanalı neredeyse yüz gün olacak. 

Eskiden, iktidarlar ve belediyeler el değiştirdiğinde ilk yüz günü, bir yılı, 500 günü değerlendirilir, vatandaşın önüne konulurdu. Basında ve kamuoyunda ciddi tartışmalar yürütülürdü. Uzun süredir yapılmıyor, vazgeçildi, unutuldu. 

Sahi, bu üç ay içinde ne oldu? El değiştiren, Millet İttifakı’na geçen belediyelerde ne tür gelişmeler yaşandı? Hangi büyük projeler için hazırlıklara girişildi? Ses getirecek, “işte” denilecek hangi adım atıldı? 

Yok, sıralanacak, listelenecek herhangi bir şey yok! 

Yapılanlar ortada: 

Bol bol şikâyet, ziyaret ve açıklama var. Seçim öncesi olduğu gibi şova ve algıya yönelik davranışlar sürdürülüyor. Bir de belediyelerin geçmiş faaliyetlerden sağladıkları kazanımlar üzerinden bir takım düzenlemeler yapılıyor. Geçmişin birikimleri dağıtılıyor. 

Bu güne kadar önceki yönetimleri suçlayarak geçti günler. Şehrin çehresini değiştirecek, vatandaşın ve gelecek nesillerin hayatına dokunacak bir tek büyük ve heyecan verici proje çıkmadı ortaya. 

En göze çarpan gelişme, sendikal baskılar ve işçi çıkarmalar. O da vatandaşın gözünden kaçırılmaya ve üzeri kapatılmaya çalışılıyor. 

Hak-İş’in verilerine göre, tam 16 bin 324 işçi baskı ve şantajla sendikalarından istifa ettirildi. CHP ve HDP’li belediyelerden 582 işçi çıkarılarak kapının önüne konuldu. Antalya’da 50 adet de sürgün var. Buna diğer sendikalardaki gelişmeler ve 1 Temmuz itibariyle CHP’li Adana Büyükşehir Belediyesi’nde çıkarılan 302 işçi dahil değil. 

Zulümdür bu yapılanlar… Hem de “çalışmıyorlardı, bankamatik işçilerdi” iftiralarıyla süslenmiş bir zulüm! 

O yüzden ilk 100 günlük icraat iki kelime ile özetlenebilir: 

Algılar ve işçi kıyımı! 

Verdikleri görüntü de sadece üç hece: Lay lay lom. İşte, yürütülen algı operasyonlarının ortaya çıkardığı sonuç bu! 

***

Bizim siyasetimiz yıllardır algılar üzerine kurulu maalesef. Kıbrıs ve çevresinde önemli gelişmeler yaşıyoruz bugün. Artık Ada’nın Türkiye açısından stratejik ve ekonomik olarak çok büyük önem taşıdığını kabul etmeyen yok. 

Oysa bundan 10-20 yıl önce algıların esiri olmuştuk hepimiz. Ortalık, “Kıbrıs, Türkiye’nin sırtında kamburdur” diyenden geçilmiyordu. 

Aynı durum, Gümrük Birliği için geçerli. “Haydi Türkiye İleri” sloganları ile üyesi olmadığımız AB ile Gümrük Birliği’ne geçtik. Sandık ki, Türkiye büyük bir sıçrama yapacak. Şimdi, yediğimiz kazıkları çıkarmaya çalışıyoruz! 

En büyük algı operasyonlarından biri de Fethullah Gülen’dir bu ülkede. Batı’nın Truva Atını allayıp pullayıp, “Müslüman din adamı” diye yutturdular millete. 17-25 Aralık Yargı Darbesi ve 15 Temmuz’da tepemize yağan bombalarla kendimize geldik. 

1977’deki kanlı 1 Mayıs Olayları, devletin işlediği bir suç olarak konuldu önümüze. Sonra Halil Berktay dahil pek çok kişi “solun fraksiyon çatışması” olduğunu kabul etti. 

31 Mart da algının olgunun önüne geçtiği bir tarihtir işte! Algılar dağılıp, gerçek bütün çıplaklığı ile ortaya çıkacak elbette. Ama biraz daha zamana ihtiyaç var. 

Emin Pazarcı Diğer Yazıları