Yazarlar

YSK önce, “Bu kadarı da olmaz” denilen bir adım attı. Haklarında soruşturma açılan ilçe seçim kurulu başkan ve üyeleri ile müdürlerin 23 Haziran seçiminde de görev yapacakları yönünde görüş bildirdi.

Doğal olarak ortalık ayağa kalktı…

Onlar, 31 Mart’ta seçimi kirlettiği iddia edilen kişilerdi. YSK  bu yüzden haklarında suç duyurusunda bulunmuştu. Bazıları savcılıklara davet edilmiş, ifadeleri alınmıştı. Soruşturmalar devam ediyordu. YSK ise hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. 31 Mart’taki eylemleri ile seçimin iptaline yol açan bu kişilere, 23 Haziran’da da görev verileceği yönünde görüş bildiriyordu.

“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diyenler oldu.

Bu tavrı “Tilkiye kümes anahtarı teslim etmeye benzetenler” çıktı.

“Niye böyle yapıldı ki? 23 Haziran seçimleri de iptal edilsin diye mi?” yorumları yapanlara rastlandı.

Bir de konuya tersten bakanlar vardı. Mesela Kılıçdaroğlu, “YSK aldığı kararla İstanbul seçimlerini haksız yere iptal ettiğini itiraf etti” dedi. Bur yanlış üzerinden meşruiyet üretmeye kalktı. CHP sözcüsü Faik Öztrak da YSK üyelerine “Madem bu kişiler kusurlu değildiler, seçim neden yenileniyor?” sorusunu yöneltti.

Yetmedi, bitmedi. Algı operasyonları yapanlar devreye girdi. Uydurma haberler üretildi. YSK’nın “hatasını kabul ettiği” ve 31 Mart seçimi için yaptığı suç duyurularını geri çekeceği yalanları havada uçuştu.

Vatandaşın kafası iyice karıştı!

Ak Parti ise, “Olmaz böyle bir karar” diyerek YSK’nın kapısına dayandı. İtiraz hakkını kullandı.

YSK ise bu garip tavrı sürdüremedi tabi. Hemen bir açıklama yapıldı. İlçe seçim kurullarında görev yapan 13 müdürün başka illere tayin edildiği, hâkimler hakkındaki suç duyurularının da gereği yapılmak üzere HSK’ya gönderildiği bildirildi.

Hukuken olması gereken de buydu zaten..

Ama bu hukuki karar bile ortalık karıştıktan sonra dürterek, uyararak, ite kaka alınabildi! Mevcut tartışmaların üzerine bir de tüy dikildi.

YSK, bir defa daha kötü sınav verdi!

 YSK durumu düzeltti, düzeltmesine de, Türkiye’nin bu sıkıntıları yaşamasına sebep olduğu iddia edilen isimleri adeta ödüllendirdi. Haklarında soruşturma açılan ilçe seçim kurulu müdürlerini başka illere gönderdi. Oysa bence soruşturma tamamlanana kadar açığa alınmaları gerekirdi.

Yapmadı bunu, yapamadı.

Şimdi, YSK’nın kısa süreli sendelemesi üzerine algılar üretenlere sormak lazım. Mesela Kılıçdaroğlu mevcut kurullarla seçime gitmenin “İstanbul’da seçim yenileme kararının yanlış olduğunun YSK tarafından itirafı” anlamına geldiğini söylemişti. Henüz net ve kesin olmayan bir karara can simidi gibi sarılmıştı.

Tam tersi oldu. Hatadan dönüldü. Ne yapacak şimdi Kılıçdaroğlu? “Attığı bu adım, YSK’nın seçim yenileme kararının doğru olduğunu gösteriyor” mu diyecek?

Demeyecek elbette. Kim bilir, belki de tam tersi bir tavır takınıp, YSK üyelerine yönelik suçlamalarını daha da ağırlaştıracak. Bunlar hoş ve dengeli tavırlar değil elbette.

Ancak, YSK için de benzer bir yorum yapılabilir. YSK da bu süreci basiretli, dengeli ve düzgün bir şekilde götürebildi mi acaba?

Emin Pazarcı Diğer Yazıları