Diz kapağının çıkması, dizdeki bazı kıkırdakların kırılması… Ve Dorukhan’ın neredeyse sezonu kapatması.
Sakatlık değil sanki korku seansı.
Hem Milli Takım’ın ivme kazandığı hem de Beşiktaş kadro yapısının oturmaya başladığı bir dönemde çok değerli bir kardeşimizden mahrum kaldık. Kardeşimizin futbol hayatı ve istikbali sıkıntılıyken, üzülmek yetmiyor maalesef.
Kahır mektubu gibi.
Kahır demişken, Ahmet Bey’in Beşiktaş’ı ligde tutmak için Alanya’yı katlettiler cümlesine takılıyorum...
Ahmet Bey,
Katlettiler kelimesini Dorukhan’ın kaderine, az bir şey de sahanın azizliğine karşı kullansaydı eyvallah diyecektim de, Atiba’nin eline çarpan topun penaltıyla sonuçlanmasına karşı zikredildiğini duyunca irite oldum...
Ne demek katlettiler?
Yeni kurallardan haberinizin olmaması imkansız... Vücudun duruş biçimine göre kolun ters yönde pozisyon alması doğal... Ve bunları siz çok iyi biliyorsunuz, Üstüne şeytana külahı ters de giydirirsiniz! Geriye ne kalıyor?
Reyting!!!
Bizde zaten argoda ona “Ters kolpa” diyoruz da, yemezler.......
Kolpa demişken, bir gazetecinin “Ersun Yanal ve Fatih Terim’in arkasında milyonlarca taraftarı var. Siz kendinizi yalnız hissediyor musunuz?” sorusuna tebessüm ediyorum, Abdullah Avcı’nın cevabını dinlemeden önce.
İçimden, ben olsam Sn. Avcı’nın yerinde,
“Ersun’la, Fatih 2 maç daha kaybetsin görürsün milyonlarca desteği iki günde kapının önüne koyarlar” diye çemkirirdim diyorum...
Avcı, “Burası Beşiktaş” cümlesini baz alıp son derece gerçekçi ve somut verilerden uzaklaşmadan cevap veriyor...
Yaaa işte böyle sevgili arkadaşlar...
Üstünkörü baktığınızda alt tarafı bir topun peşinden koşuyorlar gibi görüyorsunuz ama azıcık sayfaları çevirdiğinizde gencecik topçuların hayallerine gölge düştüğünü, yaşını başını almış adamların gerçeklerden hiç uğruna uzaklaşmalarını, bazı medya mensuplarının tuzak dolu kışkırtmalarını, bir solukta okumaya başlıyorsunuz.
Siz, siz olun bir şeyler yanlış gittiğinde inatlarınızdan uzaklaşın, sorgulanmaz dağlardan inin, çevrenize kulak verin. Göreceksiniz ki İnsanların kalbi sizinle atmaya başlayacak. Unutmayın her doğum sancılı olur...
Haaa bir de, Atiba varsa elinizde mutlaka oynatın...
ŞU ARSLANBOĞA MEVZUSU
Önce en baştan Ljajic’in Başakşehir maçında hakemin eline koluna vurmasının anlatılır hiçbir izahı olmadığını, gördüğü kartın renginin kesinlikle kırmızı olması gerektiğinin altını çizelim...
Üstüne Douglas’ın ilk yarının sonundaki birebir mücadeledeki fotoğrafında VAR kayıtlarına neden başvurulmadığı konusunun da akıllarda bir sürü soru işareti bıraktığının da aşikar ve ceza sebebi olduğunu kabul edelim...
Peki kim maçın hakemi? Suat Arslanboğa.....
Ne oldu da yazdım bunları? Hakemin işine bu maçtaki yanlış kararlarından dolayı son vermişler de ondan şey ettirdim...
Algıyı Beşiktaş maçına çekiyorlar… Yani Beşiktaş korunuyor süsü esas. Peki durum gerçekte öyle mi?..
Bir bakalım mı?
Geçtiğimiz sezon Suat bey, Yusuf Namoğlu başkanlığında, Ligin ilk 22 haftası büyük takımların maçını almamış hiç. Namoğlu gitmiş, Sabri Çelik gelmiş. Son 12 hafta 8 maça vermişler. Ba ba ba...
Ve Akhisar-G.Saray kupa finali...
Hatırlıyorsunuz değil mi?
Akhisarlı oyuncuların protesto alkışları eşliğinde hakemi uğurlamalarını... Bütün bu olanları hakemlik müessesini küçük düşürmek olarak görmüyorsunuz da Ljajic’in eliyle hakemin kolunu iteklemesini küçük düşürücü olarak görüyorsunuz he....
Vay vay vay... Allah’ım sen bizi nasıl sınıyorsun anlamadım ki...
Faul alma ve yere atma tiyatrosu
Bundan dört beş ay evvel bir video düşmüştü önüme... Bir futbol takımının antrenmanından kesitler vardı videoda. Futbolcular bir antrenör eşliğinde ve düdükleriyle kendilerini yere atıyorlardı... Videoyu araştırınca işi çözdüm… Yaptıkları çalışma “Faul alma” videosuymuş... İkili mücadele sırasında kendini ahhhhhlar arasında yere bırakıyorsun, ya da haddinden fazla abartarak takla atıyorsun... Bir anlamda hakeme yedirme çabaları yani...
“Nerden çıktı bu” diye soracak olursanız, Gençlerbirliği-Galatasaray maçında Feghouli’nin kendini yere attığı pozisyonu seyrediyorum şu an... Hemen kaleme sarıldım... Bu ne arkadaşlar böyle... Ceza sahasında kendini yere atan oyuncuya hakemi kandırmaya yönelik hareketten sarı veriliyor da Ceza sahası dışındaki bu yere atmalar ne olacak peki?.. Bu da kandırmaya yönelik... Niye es geçiyorsun buraları... Görmüyor musun yoksa görmezden mi geliyorsun... Mesela Mariano’nun attığı yumruk. Hakem Umut Meler’in gözü önünde oluyor... Yumruk attı diyorum ha, Sırtına... Sarı verdi İyi mi?.. Sonra çıkıp basın açıklamasında “Konuşunca ceza alıyorum Sn. Meler perşembe Avrupa’da maç yönetmiş Bizim maça verecek ne acele var” diyorlar. Eeeee bizde geçen sene Sarpsborg maçını oynadıktan hemen sonra sizinle oynadık… Acelesi mi vardı. Niye konuşmadınız ki o zaman. Yüz milyonlarca para harca futbolcu al bir ton. Sonra, futbolcu şöyle hakem böyle... Ooooohhoooo Ne güzel memleket...