Galatasaray maçın ilk yarısında kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey oynamadı. Başakşehir, akıllı taktikle sahada kalan taraftı. Özellikle Elia’nın kanadından sürekli olarak geldiler. Galatasaraylı futbolcular, ilk 45 dakikada Visca’ya konsantre olurken, Elia’nın potansiyelini unuttu. Zaten Bajic’in attığı golün mimarı da Hollandalı futbolcuydu. İrfan ve Emre’nin yerine mecburen oyuna giren Mossoro da son derece sakin kaldı. Galatasaray’ın hırsı vardı ama son paslardaki hatalar, pozisyona girme konusunda sıkıntı yarattı. Ayrıca Başakşehir’in attığı gol haricinde iki tane yüzde yüz fırsattan da yararlanamadığını gördük. Başakşehir sezon genelindeki gibi oyunu tutarak rakibinin hata yapmasını bekledi ve ilk devre tamamlanırken de bu planları tamamen tuttu.
İkinci yarıda ise roller tamamen değişti. Feghouli’nin inanılmaz golüyle G.Saray rüzgarı arkasına aldı. Daha sonra G.Saray’ın 2 golü VAR’a takıldı. Sonra da Onyekuru skoru ilan etti. 35 maçtır evinde kaybetmeyen G.Saray, bu sebeple daha da konsantre olmuştu! Teknik Direktörü, yardımcısı, masörü, tercümanı ve doktoru dahil, külübede kazanmak için her şeyi yaptı! İlk 11’deki 11 yabancı kontenjanını sonuna kadar kullanan G.Saray, başarıya da ulaştı. Diğer kulüpler de onları örnek almalı!
Cüneyt Çakır ise Avrupa’da harika maç yönetirken özellikle “mevsim geçişlerinde” Türkiye’de son derece ilginç bir stile bürünüyor.
Başakşehir 8 puan öndeyken şampiyonluğu vererek unutulmazlar arasına girdi. Sonuç olarak G.Saray camiasını tebrik ediyorum. Galatasaraylı köşe yazarları ve yorumcuları da ayrıca tebrik ediyorum!
Bazıları 5 günde 2 kupa alıyor. Bazıları da 5 yılda 1 kupa bile alamıyor.